yokladım, evde yoktu gözlerin.
görülebilir şenliğinden kalanlar,
dipte sarkaç yığınları,
sefil guguk kuşları yoluk
mutlulukları çalmış bir saatten
arta kalan ve tutuklayan yokluk.
pervazlarda ölü kelimeler güzel mevsimden,
ışıksız kapılardan geçip şarkısız suyuna
yürüdüm, yakıştım boğuldu zaman ve
sırrına kazındım arzunun aynasının,
sonra kendim cam oldum, seni gösterdim,
sen karşımda olsan da olmasan da
ben oldum, sen hep bana düştün, yansıdın.
yokladım nefesimi var mı diye,
alice’in diyarı yetişmez sana,
beni rüyana çaldın,
geceye yapışan cıvık hayallere
düşerken inandıklarımı da kustum,
yakamdan çektin kuyuna!
düştüm, dibinde durdu sessizlik,
ben gerçekten bir yankıyı okudum
aynaya düşen
sen, gerçekten hece heceydi,
uzun ve üryan sesinde karanlığın, annem gibi
bir anaçlıktın kuyu, harikalardan!
kokladım korkunçtu çiçeklerin,
ama uyandım ve seslendim uykuya bakıp,
sana bakıp, akseden ışığın ufkunda uyandım
huzura.
senden kalan duvarlar, pencereler,
filmler, şarkılar, balkon ve masa,
her yerde bakışların,
artık zamanın geçtiği hiçbir yerde değilsin,
bu ev deli gölgelerin ini,
uçuşan göklü gözlerinin yuvası,
ellerin, dudakların, bakışların,
ışığın absentli ufkuna uyandıran,
uyuşturan ve hayata kavuşturan ellerin.
boşlukta her yerde salınıp savruluyor,
bu evin içinde binlerce ev daha var,
ben unutmak istesem, bu ev unutmuyor,
içinde bazen yağmurlar yağsa da silinmiyor izlerin,
yokladım, o gün çok aradım,
evde yoktu gözlerin.
ve zamanın geçtiği hiçbir yerde.
Kayıt Tarihi : 6.1.2022 11:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İnisiyasyon/Klaros Yayınları/ 77s./2021
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!