Gözlerin Düşer İçimin Kıyılarına

Selahattin Yetgin
1613

ŞİİR


34

TAKİPÇİ

Gözlerin Düşer İçimin Kıyılarına

'Sen gelince ellerim ısınır,
Yüreğim harlanır, buzlarım çözülür
Suskunluğumun yağlı kandilleri yanar
Dökülür içimin deli çağlayanları..'

Köpüklenince denizlerin, dökülür içime çağlayanların. Karları eriyince dağlarının, içime baharlar akar, köklerim sürgüne başlar, düğümlenir boğazımda yeşil filizlerim. Kardelenlerim açar, çiçeklerim şarkıya durur, kuşlar konar omzuma.
Tutundum dallarına, çocukça bir sevinçle uzandı sana ellerim. Gövdemdeki son yazı sana adayıp, karanlığın sırtında güneşe çıkacağım. Üstüme örttüğün kara bulutları attım üzerimden. Fırtınalar saldığın gemilerime boşverip, deli denizlerinde ritmik kulaçlar atıyorum.
Biraz sözüm vardı oysa sana söylenecek. Kelimelerim, yağlı bir gömlek gibi kirlendi sırtımda. İçimde yanan mumların çevresinde pervane böceği gibi döner dururum, döner dururum aşkının savruk boşluklarında. Kıyılarımdan ölüm tabutları geçer, rüzgâr yalar saçlarımı, çığlıklarım geceyi örter ve siyah-beyaz resimlerde ararım geçmişimi.
Bana dilsiz sorular sorma güvercinim. Dilim, yolunu şaşırmışların dili, vücudum ölümle yanyana duran bir gölge, pas tutmuş düşüncelerim, avucumda bir tutam kül, dilimde sevdanın yarası, nicedir öpülmeyen bir aşkın dudak izlerini taşır.
Nicedir; ahh nicedir rüzgârın yoktu buralarda. Nicedir tıkmıştım gönül kuşumu zindanlara. Öfkelerimi sunmuştum içimin dehlizlerinde gizlediğim sevdalara. Hüznüm ayaza durmuş, gözyaşlarım mateme durmuş, selamsız, senden habersiz günlerde nöbetlerde kalmıştım. Hasretin bıçak gibi doğrarken içimi, göstermedim kimseye acılarımı, kırmıştım nicedir sana prangalı sevda kalemimi.
Yeni merhaba'larla çaldın işte kapımı. Sende çile yumaklarını sökmüşsün içerinden. Sende yalancı yangınlarına boşvermeyi başarmış, öfkelerinden yorumlar mayalayıp sürmüşsün kara fırınlara. 'Ne çok sevmişim, bir bilsen seni'. Bir bilsen sensiz geçen, yaşanmamış günlerimi. Yangınların ürperten uğultusunda pembe bulutları özler gibi düşersin soğuk günlerimde içime. Ellerim ısınır, yüreğim harlanır, buzlarım çözülür,erir suskunluğumun yağlı kandilleri.
Özlediğim şen kahkahalarınla içimdeki cezalı çocuklar çığlık çığlığa koşar parklara. Hoş sohbetine yeniden dalar, yeniden harmanlanır gönül tarlalarım, yeniden girerim gözlerinin ütopyasına. Kokunu yakama bir çiçek gibi takıp, aşk gibi, sevda gibi çekerim içerime. Güneşi isterim gözlerinden, yangını isterim ellerinden.
Ölmeye, buralardan gitmeye az kaldı güzelim. Güneşin sonyaz ışıltısında arada bir çiçek açar kuytularımda. Bir şivan türkü dolanır dilime, yalnız kaldığımda. Uğrayınca ülkeme damarlarım gerilir, gecelerimin merhaba'larında direnir içimin gelincikleri sonsuzluğa. Çok uzaklarda, umudun dölyataklarında güz sonu bir çığlık yükselir içimden, ıslak yollara düşer gözlerin.
Evet, gözlerin düşer içimin kıyılarına. Bir göktaşı gibi yuvarlanırım içinde. Ufkumun anlaşılmaz çizgilerinde, ruhumun boz bulanık denizlerinde balıkçılar çeker ağlarını denizden. O ağlar içinden arınır, parlarım onların pullu ellerinde. Sevgilerim, anılarım, geçmişim bir bıçak ağzından çıkar günışığına. Kürekler çekilir kıyıya. Bir türkü olurum dillerde. Pazarlarda satılır, yorumlanamayan bir hikayenin kollarında son bulurum.

Selahattin Yetgin
Kayıt Tarihi : 16.6.2005 11:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Selahattin Yetgin