Ey fâni sevgili!
Basit bir et midir, yoksa kapı mı?
Belki de sırlara tuğrâ gözlerin;
Kâinata merkez, kutsî yapı mı?
Gönlümün otlağı, merâ gözlerin..
Diyorlar niye genç yaşında solmuş?
Tıka basa keder ve dertle dolmuş;
Kaşın yay, kirpiğin ise ok olmuş,
Bağrıma eşmekte yara gözlerin..
Kaçma benden gayrı ömrümün vârı,
Gönlüm daha nasıl etsin ikrârı?
Elest Meclisi'nin timsâl diyârı,
Mecnûn'um gezdiğim sahrâ gözlerin..
Gönül kapısına senmişsin miftâh,
Mahlûkat içinde ne müthiş izâh,
Senden yansıyor yâr bana O İlâh,
Sırra gark olduğum Hirâ gözlerin..
Kâl-û Belâ'dan ki başladı her şey,
Sâyende inliyor gönlüm sanki Ney,
Ezeli nâr sensiz sönmüştü epey,
Tekrar tutuşturdu çıra gözlerin..
Dokundun sînemin bil bam teline,
Kapılmış Aşkına, düşmüş seline,
Güldürme elleri şâir deline,
Dökülüyor mısra mısra gözlerin..
Lâ teşbih olmasın da Hakk'ın lebi,
Aşkınla öğrendim kulluk edebi,
Adem'in dünyada varlık sebebi,
Sandım üfürüyor Sûr'a gözlerin...
Kayıt Tarihi : 24.6.2016 10:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!