kargaların yas tuttuğu saçları beyaz omuz omuza soğuğa göğüs geren çöle yakın cehenneme uzak ürkek dağların arasındayım çırılçıplak köleleştiği yapraksız kavak ağaçlarında yeşil rengini arayıp ölümsüzlüğü andırarak etrafa gece saçan siyah bir karganın söylemek istediği şarkıyı dinliyorum gövdesine güneşin yapıştığı beyaz bir gölgenin beni takip ettiğini fark ettim yere düşmek istedi bakışlarım gözlerimle açtığım çukurun içine attım kendimi üstümü örten uykunun sarhoşluğuyla verdim bildiğim bütün sözleri zoruma giden küfürleri kişneyen bir atın ayakları altında ezildim
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var