Yıllardan aşk.
Mevsimlerden gül.
Saat geceyi uğurlama telaşesinde,
Bense, aşıklar şehrinin dizlerinde...
İstanbul,
Gözlerimin gözlerinde asılı kaldığı şehir,
Eririm;
Bakma yüreğime öyle çapkın gözlerle,
Bir seher vakti
Dalmışım yine derinlere,
Buğulu gözlerle
Nazlı bedenine bakmadayım,
Yüreğimin pas tutmuş sürgülü kapılarını,
Senin gül kokan varlığın için açmadayım.
Başka ne yapayım ki İstanbul;
Söyle ne yapayım.
Sevdim seni bir kere;
Hem de nasıl sevdim biliyor musun?
Sokul yamacıma, dinle…
Önce;
Yarim gibi sevdim.
Sonra;
Anam gibi,
Sonra;
Evladım gibi sevdim.
Bir sen kaldın yüreğimin
Sevgililer için ayrılmış tahtında,
Yalan sevdaları azat ettim tek tek,
Ağyar oldu hepsi senin yanında.
Bir yetimin şefkate susamışlığıyla
Sokuldum sıcak kollarına,
Sararan bir yaprak misali
Sarıldım titreyerek dallarına.
Korktum beni terk edeceğinden,
“bende vefasız çıktım” diyeceğinden,
Hep korktum
Senin de kahredip gideceğinden.
Yorgun başımı koydum usulca omzuna,
Poyraz oldun
Yaladın yanaklarımı,
Ateş oldun
Kavurdun dudaklarımı.
Nihayet
Yüreğimde zümrütten bir taht kurdun
Bir tek sen doldurdun
Yıldızlı hülyalarımı.
İstanbul,
Gözlerimin gözlerinde asılı kaldığı şehir
Eririm;
Bakma yüreğime öyle çapkın gözlerle,
Daha fazla sevemem ki zaten seni.
Bir de böyle yakan gözlerle bakıp da
Deli,divane etme beni.
Nice sultanların kalbini çaldın,
Yetmedi.
Kaç şairin yüreğini yaktın,
Yetmedi.
Kaç bestekarın rüyalarına girdin,
Hüzzam,nihavend,hicaz,
En güzel bestelere adını verdin
Yetmedi…
Aşıkları da aşık ettin kendine,
Dolaştın mecnunların kızgın kanında,
Bir sayeban aradın hülyalı bakışlarında,
Bu mecnun da anladı sonunda.
O “haberci”nin müjdesiydi
Bu büyük aşkların membağı.
Güllerin efendisiydi
Yüreklerde açan katmer katmer,
Dillerdeyse hep aynı dua
Durmaksızın terennüm eder:
“ne kutlu kumandan,ne kutlu asker
Olamadım Allah’ım,
Hiç olmazsa ruhumu
Aşıklar şehrinde alıver.”
İstanbul,
Gözlerimin gözlerinde asılı kaldığı şehir,
Eririm;
Bakma yüreğime öyle çapkın gözlerle,
Hayallerimde sultanlar gezer
Taş duvarlı sokaklarında,
Mendilini yere düşüren dilberler,
Etrafa işveyle göz süzer
Bahar kokan sarmaşıklı yollarında.
Bülbül serenat yapar güle
Mehtabın ziyası altında;
Ayın kirpikleri değerken siyah geceye…
Rüzgar bir başka eser,
Kar taneciklerini bir başka savurur,
Her tanecik dönüşür sevda kokan bir heceye,
Semalarından raks ederek dökülür yağmur,
Gelir,sana meftun olanların
Sana mecnun olanların
Gözbebeklerine oturur.
Benim de gözyaşlarım sel olur
Sessizce süzülür toprağına,
Her damla adını yazar İstanbul,
Her damla adını yazar.
Kırılgan ruhum dalarken yine
Aşkının girdabına,
O eşsiz gülün kokusu dökülür
Beyaz gerdanına,
Mavi semalarından usul usul.
Dedim ya;
Bir seher vakti
Dalmışım yine derinlere,
Buğulu gözlerle
Nazlı bedenine bakmadayım,
Yüreğimin pas tutmuş sürgülü kapılarını,
Senin gül kokan varlığın için açmadayım.
Kayıt Tarihi : 21.4.2006 19:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Dalmışım yine derinlere,
Buğulu gözlerle
Nazlı bedenine bakmadayım,
Yüreğimin pas tutmuş sürgülü kapılarını,
Senin gül kokan varlığın için açmadayım.
yüreğinize sağlık çok güzel bir şiir okudum. hem uzun bir şiir hem de akıcılığını muhafaza etmiş bir şiir. ayrıca, öykü kurgusu, sürükleyici bir ifade şiire hakim, şiirin bütününde de imgeler yerli yerinde kullanılmış...
Emeğe saygılar
başarılarınızın devamını diliyorum
ne denirki tebrik etmekten başka...
TÜM YORUMLAR (9)