Ömrüm sökülürken
Ellerinin burçlarından
Gözlerime dolar İstanbul
Sana baktığım yerden…
Eminönü’ne düşen
Kararsız ve ince yağmurların
Bağrında açar, erguvan düşlerim
Ekmek arası balıklar takılır
Boğaz’ına, incinen gecenin
Damarlarıma demir atan gemiler
Kanatır ruhumu en derin mahzeninden
Dikiş tutmaz denizin
Lekeli elleri çözer
Kule’nin gergefinden mahzun Kız’ın
Saçlarına düşen sarı külleri
Taksim’de dolmayı bekleyen gözlerim
Fermanını okur, Topkapı’nın
Çığlık sızan duvarlarından
Sevdası ıtır kokan İstanbul
Geceler boyu titreyen yüreğimi
Kuşatır, ıstırabın yedi başlı donanmasıyla
Ayın tütün kokusu düşer
Yeni Zindan Kule’nin
Kuşkuyla paslanan gözlerinden
İstiklâl’in hercai vitrinlerinde
Esarete bağlanır
Aslanların pençesinde solan renkler
Dalgaların koynunda uykusuz
Puslu bir hayaldir
Köşe başlarında âmâ ve sarhoş Beyoğlu
Küf kokan, loş sinemalarda
Islak çığlığıyla inleyen
Binlerce filmi koparıp
Son sahnesinden, sızar
Gecenin tenha merdivenlerinden
Deniz siler gözlerini
Avuçlarımın yosun tutan
Nasırlı kefenine
Haliç düşer her akşam
Sahilin mehtabından peşime
İzlerini sürme çeker
Rüyayı unutan gözlerime
Limansız bir sevdadır İstanbul
Keşfe çıkar her seher
Hasretin fırtına yüklü gemisinden
Ayı düşürür, tutulduğu göklerimden
En derinden,tenime
Taş’tan Beşiğinde
Yosunlu kundaklara sarar,deniz başını
Yaslı bir ninnidir inleyen
Kartal’ın gölgesine mahkum martılar
Köprüler uzanıyor
Yolcuların yorgun bedenine
Sarıyor ayrılık rıhtımlarında
Titreyen güneşi, beyhûde iklimiyle
Kırıyor en kavi esaret Zincir’ini
Kuyu’larda biriken yağmur kokan hayaller
Beyaz güller bağlıyor geceye
Karaköy’de huriler
Evler’in arka Bahçe’sinde
Gül devşiriyor,uçarı kelebekler
Sana doğru her adımda büyüyor
Gözlerimde hep Bebek’ler
Her yürekte bir şiir
Damıtıyor bengisu dudaklarından
Yokluğunla karaya vuran şehir
Zehir dikenlerini takıyor
Balıkların kırılgan pullarına
Oysa,varlığınla bin şehrayin yükselir
Yediveren bir sevda filizlenir
İstanbul, gözlerinle yeşillenir
Ortaköy’ün kenar aralığından
Havalanan turnalar vurur
Şimşeklerin vebalı ıslıklarını,alev gözlerini
Yalınayak yürür deniz, göğün iliklerinden
Derin mavi hırçınlığına
Gurbet kokan bulutların
İniltisi düşer durur biteviye
Sahil boyu bankların
Şehlâ gözlerinin tebessümüne
Çıplak ruhunu yüzdürür ceylanlar
Lacivert kalplerin, bulanık derelerine
Bağcılar’ın elinde yitirilmiş
Minyatür bir destandır
Karanfillerin yaprağında
Kırmızı açan yelpazeler
Serinletir, Üsküdar’ın âhıyla dolan gamzeleri
Kısılır sesi gecenin bağrında
Kabına sığmaz,rendelenmiş düşlerin
Ufalanır gerdanında Taş’ları
Uslanmaz dudak aralarının
Mavzerinden Nişan alan,şuh dilberin
Tüm dönüş noktalarında
Gidişin yangınıyla kavrulur
Kabullenişleri reddeden, ümitler
Faytonların mahmuzlarında
Saklar kuyruksuz uçurtmalarını
Bırakır Adalar’dan suya
Hayal dolu mendillerini
Sarar üryan pencereleri,Harem’iyle geceler
Bir sana açılır mahzenimde,kapalı heceler
Mührünle vurduğun kalbim
Bir seni, bir de İstanbul’u heceler
Eyüb’e divan durur
Boş saraylarda Sultan’lar
Dolunaya matemini taşıyan,ıssız kervanlar
Cemreyle vurulur toprağa
Karışır saçları denizin ayaza
Ezer toynaklarıyla dünümü
Bir yaralı küheylan
Takılır Çengel’ine ipekten kanadı
Kaf dağında yuvasız kalan kuşun, nâgehan
İstanbul ki,batık gemilerden
Gözlerime dolan son tahtırevan…
Kayıt Tarihi : 21.4.2006 19:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

en iyilerden bu da
kanımca
...
başarılar...
FÂtih
TÜM YORUMLAR (3)