Tutunamıyorum.
Seni şimdiden o kadar çok özledim ki;
Ben ne zaman içimdeki kelebekleri özgür bıraksam,
aramızdaki hayat mesafesine karşı koysam,
mutlaka yoluma bin engelden biri dikiliyor.
Bunu bilmek acı olsa da
belki ben senden daha çok sevdim...
Karşılık bulsaydı sevgim
güneşi çıplak gözle izleyebilirdim!
Huzurun saf kaynağı sesin iken, uzaklaştın...
Kahrolacağımı bildiğin halde
beni kendinden mahrum bıraktın.
Bir veda ile bir ömür nasıl geçer demedin.
Bacası tütmeyen bu evde susalı uzun zaman oldu.
Zamanında estim gürledim de ne oldu?
Yenilmeden yenik sayıldım çaprazlı yollarda.
Rengi atmış eşyalarla dertleştim.
Satırbaşlarım bile
keşke diye başlayan nidalara dönüştü.
Bir beni anlayan, konuşan sen vardın,
sen de sustun.
Sevgimi nefrete dönüştürürsen
unutmanın kolay olabileceğini nasıl düşündün?
Tuğla üstüne tuğla,
aramıza yine bir duvar ördün.
Niyetin beni kendinden uzaklaştırmak ise
yemin olsun ki bu ters tepecek bir hamle,
bu yanlış bir çözüm.
Sen hissetmiyorsun ama gece lambanın ışığı
ruhumu açığa vurduğunda
sözlerin geliyor aklıma, sonra yüzün,
ara ara gizlemeye çalıştığın o hüzün...
Etrafında ne kadar insan olursa olsun
gün geceye teslim olduğunda
sen de benim kadar yalnızsın!
Yüzümden kendi vicdanına baktın mı?
Ben yüzünden kendi vicdanıma baktım:
İşte aynı buhran aynı oda...
Yine aynı masanın başında;
mürekkebim gözyaşı,
matemim şiir oluyor sana...
Direnmek diye bir şey varsa bu hayatta
ben de sana karşı,
zamana karşı direniyorum.
Bir uçurtmanın ipine bağladım umutlarımı,
sana ulaşır mı bilmiyorum...
Söz konusu sen olunca gardımı indiriyorum.
Varsın ardından toplayayım bir bavul.
Varsın peşine düşmüşken
prangalasın beni bir yasavul.
Sermemiş miydim önüne ömrümü?
Kalbin bende mukadder dememiş miydim?
Değeri yokmuş, gördüğün gibi pul…
Unutma ki sen de bir kulsun ben de bir kul…
Bir veda ile bu ömür nasıl geçer?
Şu içinde bulunduğum karanlık kozadan
beni gün yüzüne çıkarsan ne olur?
Daha gözlerimden öpmeden tutuşturdun yüreğimi!
Sessizliğim; çaresizlik, kabulun işareti değil!
Sorsan belki vazgeçtim anlaşılmaktan, anlamaktan...
Ama şunu bil ki bana 5. mevsim gibi gelmiştin,
yokuştan düzlüğe inişimdin.
Şimdi bu beden senden uzakta
nefes alıp verdiğine mi şükretsin
Yoksa içi kan ağlarken
bağrına sensizliği bastığına mı kahretsin?
Sürer miydim umutlarımı yokuş yukarı
sensiz kalacağımı bilseydim?
Ne olur elini vicdanına koy!
Daha gözlerimden öpmeden tutuşturdun yüreğimi!
Kayıt Tarihi : 13.9.2020 04:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)