Yıllardır kimsenin uğramadığı kilitli bir odayı açtığımızda
Kapının eşiğinden sızan rüzgar uçurur tüm toz zerreciklerini.
Yer çekimi olmadığından konar bir yerlere.
Ne yaşanmıştı ki bu evde,
Ylnızlığa esir düşürülmüştü kurumuş çiçekler.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Hikayesiyle bütünleşen,manalı ,güzel bir şiir okudum.Kaleminize sağlık...
Kesinlikle katılmıyorum.Allahtan sonra en ölmeyecek şeyi öldürmüşsünüz.O bizimle ahirette de yaşayacak.
Tebrikler
'Başımız sağolsun sevgi çoktan öldü'
her şeyin öldüğüne inanırm ama sevginin öldüğüne inanamam
yalan olan hiç bir şeyide sevmem
saygılarımla
Sn. Kadıoğlu..
Her mısranızda haklı olabilirsiniz...
Fakat son mısranızda hak vermek mümkün değil...
Sevgi yaşıyor, ve sevgiye sevginizden bu güzel şiir oluşmuş...
Çok teşekkürler
Saygılar,sevgiler
uğruna feda edebileceğin yüreğin varsa seviyorsun demektir.sana ölürüm yalan sözcük oldu .Asker geçitte belli oluyor.Yazdıklarınız malesef doğru.
saygılar efendim
ethem turan
güzel bir şiirdi, içerik mükemmel kutlarım...
selam ve dua ile...
Herhangi bir kavram günlük yaşamda ne kadar çok tekrarlanırsa ve ne kadar çok durum için kullanılırsa o kadar içi boşalır ve derinliğini kaybeder.Sevgi kavramı gerekli,gereksiz(çoğu kez gereksiz) o kdar çok kullanılıyor ki,gerçek anlamda kullananlara dahi gülüp geçer olmuşuz.Halbu ki çok ağır ve sorumluluk yükleyen bir kavram.Modern insan içinde yaşadiğı valık dünyasını öyle duyarsız,anlamsız,hor (kullan -at kültürü) kullanıyor ki bu varlıklara duygusal bir iletişim kurma farkındanlığına dahi varamıyor.Değil sadece eşya,özanne ve babası ve sevgilisi ve hatta kendisinin dahi idrakine varamıyor.Bu da bize modern çağın biraktığı bir yabancılaşma gerçeği.Şiiriniz güzel bir konuya değinmiş.Bunu çok işlemek gerek diye düşünüyorum.osman balkıs
valla çok çok iyi.
Sözler yalan söyler ama gözler asla derken.
Baktığımız gözler bile aslında
Y
A
L
A
N..
Artık gözlerinde yalan baktığı bir devirde yaşıyoruz malesef...
Çok güzeldi şiiriniz...
Yüreğinize sağlık ...
Saygılarla...
Bu şiir ile ilgili 50 tane yorum bulunmakta