Gecenin aşağısında değişik şeyler
Rüzgarı doğrayan makas badem şekerleri antre
Hangi sözcükle asansöre binsem
Şiirin kıskançlığı tutuyor o da biliyor
Karda kışta sokaklardan elin ayağın çekildiğini
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Biz her gün aynı kişi olduğumuzu sanıyoruz. Oysa her gün binlerce belki milyonlarca hücre ölüyor-doğuyor. İnsan her yeni günle değişiyor. Bu değişimin olağanlığını kabul etmek gerekiyor. Hiç kimse dünde kalamıyor. Keşke çok sağlıklı kalınabilinseydi. Saygıyla kutluyorum
Gece vakti biraz da yorgun argın geldim sayfaya ama..
Şansa bak sen.. Öyle de şiir ki. 'Jetonu gece vakti' kim alır, kim satar? Düştü düşecek..
İyisi mi ben 'kaşla göz arası' üçleyeyim, üçüncüde hala o jeton düşmezse zuladan, yapacak ne var? Keçileri kaçıranlar yakalasın. Karaköy mera mı?
Kutlarım Kardeşim..
Kaşla göz arasına neler sığarmış meğer? Tabi onu sığdırmak da bir hüner.Ufak ufak göndermeler yapmış şair ama kim pireli yorganı üzerine alır ki?.. Aynen şiirdeki gibi:
'Yarın gelince bu gece yaşanmamış olacak
Kürünüp atılacak çöplüğe '
demek kolay... Fakat yaşanmamış sayamayız yaşananları. Ege sahillerine vuran cesetleri, doğuda, güneydoğuda her ölen sayısız genci. Dinlerken ' DİN BU MU? diyerek utançtan yerlere girdiğimiz fetvaları.Keşke yaşanmamış sayabilseydik. Bir korku filmi olsaydı hepsi...
Ve
'Kara kışın şakası olur mu hiç
Güneşten yanmamak için ne sürsem acaba
Elime yüzüme bulaştırmadan… '
diyor şair. Onu ancak biz ve bizim gibiler düşünür. Eline yüzüne bulaştırmamayı. Kaldı ki bulaştıracak bir şeyimiz yok şükür. Ya gerçekten olmadık şeyleri olmadık yerlerine sürenler... Asıl onların hiç korkusu yok bulaşmaktan, bulaştırmaktan yana. Nasıl olsa zeytin yağ gibi çıkıveriyorlar üste. Her şey hakimiyetleri altında olunca...
Şiiri kaç kere okuduğumu bilmiyorum. Daha iyi anlamak, yanılgıya düşmemek için.
Hani insanın canı fındık kabuğunu girer ya bazen. Sinirleri zıplar ya tepesine. İşte öyle anların şiiri sanki. Son zamanlarda kimin canı ve sinirleri yerinde sanki?... Sağlam olan ne kaldı ki onlar kalsın?
Galiba insanın siniri tepesine zıplayınca şaiirin elindeki kalem de zıplıyor oradan oraya dizelerde.. Nereye dokunsa darmadağın... KORKUYORUM... bu gidişle keçileri bulmak da zor...
Kutluyorum içtenlikle öğretmenim. Derin bir şiir. Boğulmayayım diye kıyılarında yüzdüm... Sağlıklı, huzurlu, mutlu yarınların şiirlerine. Esenlikle...
'Kara kışın şakası olur mu hiç
Güneşten yanmamak için ne sürsem acaba
Elime yüzüme bulaştırmadan… '
muhteşem,bunca karalar içinde kararmadan temiz kalabilmek hüner...
son dizelerde gençliğe özlemde var sanki,fakat hayat'ı anlamak dolu dolu yaşamak olgun yaşlarda mümkün oluyormuş,gençlik rüzgarı denmişse doğrudur,rüzgara savruluyor insan,halbuki şimdi öyle değil..
Necdet hocam harikulade bir anlatım,sizi içtenlikle kutluyor eserinizi listeme alıyorum.Saygımla...
Değerli Necdet bey şiirinizden çok etkilendim, kaç kere okudum hatırlamıyorum. YE Kuşağı denen kuşağı gözlerimin önüne serdiniz, fondötenle kapanmayan güzellikleri kirleten çirkinlikleri kürüyen cümleleriniz adeta mest etti beni. 'Aynaydı şiir insana tutulan... Var mı bu aynaya bakabilen!' sözümle kaleminize ve yüreğinize sağlık diyorum...
Ne bileyim bi telaşlı geldi bana şiir kaşla göz arasında kısa mesafe yüzündendir belki, gözden kaşa gelene kadar sözlerini sığdırmak istedi şair pür telaş ve yine çok güzeldi kutlarım Hocam saygılar...
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta