Gecenin aşağısında değişik şeyler
Rüzgarı doğrayan makas badem şekerleri antre
Hangi sözcükle asansöre binsem
Şiirin kıskançlığı tutuyor o da biliyor
Karda kışta sokaklardan elin ayağın çekildiğini
Bir geometri sorusuna takılı kaldı pusulanın
İğnesi.Sol yanımda kımıltılar
Sülfatla demir öpüşürse ne olur acaba
Karanlık birden kaybolursa
Yandık demektir yedeği de yok ki sahaya
Süreyim.Karşıki ev bir horluyor ki
Suçluyum bunu sağır sultanın dayısı
Bile biliyor oda buz gibi az sonra
Leyleği havada görür müyüm acaba
Bağışlarsa beni sıkıntı yok
Kimselerin vazgeçemediği yerde
Ne yapsın yani iki eli yakamda
Yarın gelince bu gece yaşanmamış olacak
Kürünüp atılacak çöplüğe Seni arıyorum
Telefonun o anda meşgule düşüyor
Bu yaşam çekilir gibi değil bu aşk su alıyor
Mu diyorsun yoksa
Hep yoruyorum biliyorum.Neye yorarsan
Yor gece bedevidir gelir geçer
Kara kışın şakası olur mu hiç
Güneşten yanmamak için ne sürsem acaba
Elime yüzüme bulaştırmadan…
Taş dikiş tutmazsa n’aparım
İp atlayabilirim eşkalini yırtabilirim mızıkaların
Mühimmatları şapur şupur bulutlara indirebilme
Olasılığını sorabilirim teraziye
Biliyorum bal gibi biliyorum pilin zayıfladığını
Kum elerken nikah kıyılamayacağını
Karaköyün karası silinince halicin keçileri kaçıracağını
Bağrıma kül basmak varken
Hey gidinin gençliği diyorum arada sırada
Ayda yılda kaçamak yapıyorum
B/aşka yazıyorum aczini bile bile jetonların…
sekizocakikibinonaltı
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 8.1.2016 07:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necdet Arslan](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/01/08/gozle-kas-arasi.jpg)
Şansa bak sen.. Öyle de şiir ki. 'Jetonu gece vakti' kim alır, kim satar? Düştü düşecek..
İyisi mi ben 'kaşla göz arası' üçleyeyim, üçüncüde hala o jeton düşmezse zuladan, yapacak ne var? Keçileri kaçıranlar yakalasın. Karaköy mera mı?
Kutlarım Kardeşim..
'Yarın gelince bu gece yaşanmamış olacak
Kürünüp atılacak çöplüğe '
demek kolay... Fakat yaşanmamış sayamayız yaşananları. Ege sahillerine vuran cesetleri, doğuda, güneydoğuda her ölen sayısız genci. Dinlerken ' DİN BU MU? diyerek utançtan yerlere girdiğimiz fetvaları.Keşke yaşanmamış sayabilseydik. Bir korku filmi olsaydı hepsi...
Ve
'Kara kışın şakası olur mu hiç
Güneşten yanmamak için ne sürsem acaba
Elime yüzüme bulaştırmadan… '
diyor şair. Onu ancak biz ve bizim gibiler düşünür. Eline yüzüne bulaştırmamayı. Kaldı ki bulaştıracak bir şeyimiz yok şükür. Ya gerçekten olmadık şeyleri olmadık yerlerine sürenler... Asıl onların hiç korkusu yok bulaşmaktan, bulaştırmaktan yana. Nasıl olsa zeytin yağ gibi çıkıveriyorlar üste. Her şey hakimiyetleri altında olunca...
Şiiri kaç kere okuduğumu bilmiyorum. Daha iyi anlamak, yanılgıya düşmemek için.
Hani insanın canı fındık kabuğunu girer ya bazen. Sinirleri zıplar ya tepesine. İşte öyle anların şiiri sanki. Son zamanlarda kimin canı ve sinirleri yerinde sanki?... Sağlam olan ne kaldı ki onlar kalsın?
Galiba insanın siniri tepesine zıplayınca şaiirin elindeki kalem de zıplıyor oradan oraya dizelerde.. Nereye dokunsa darmadağın... KORKUYORUM... bu gidişle keçileri bulmak da zor...
Kutluyorum içtenlikle öğretmenim. Derin bir şiir. Boğulmayayım diye kıyılarında yüzdüm... Sağlıklı, huzurlu, mutlu yarınların şiirlerine. Esenlikle...
Güneşten yanmamak için ne sürsem acaba
Elime yüzüme bulaştırmadan… '
muhteşem,bunca karalar içinde kararmadan temiz kalabilmek hüner...
son dizelerde gençliğe özlemde var sanki,fakat hayat'ı anlamak dolu dolu yaşamak olgun yaşlarda mümkün oluyormuş,gençlik rüzgarı denmişse doğrudur,rüzgara savruluyor insan,halbuki şimdi öyle değil..
Necdet hocam harikulade bir anlatım,sizi içtenlikle kutluyor eserinizi listeme alıyorum.Saygımla...
TÜM YORUMLAR (6)