Ne candan fayda var ne de canandan
Hiç bir umudum yok yalan dünyadan
Adımım ecele gider bir yandan
Gülüşü unuttum göz yaşım varken
Kafamda dolaşır bin türlü soru
Yüreğime soktum sımsıcak koru
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Enfes bir şirdi gerçekten.Haz alarak okudum.Yürekten kutluyorum.Saygılarla.
'Gözyaşım Varken'e Yorum M.YAZICI // Şiir Hamit
KALKAN*
Gözyaşı...Gözyaşlarının kaynağı her ne kadar acılar
- yıkımlar -ayrılıklar - ihanetler vb. olsa da; iç
alemimizi arındıran, yeniden yeşerten hayatın güzel
yanlarını fark ettiren, içimizi yeniden yeşerten,
feraha erdirendir gözyaşlarımız...
Ağlamak/Ağlayabilmek...
Neydi şairimizi bu denli ağlatan bilemeyiz, sırrı
kendine aittir fakat pekçok sebep sıralayabiliriz, şiiri
deşmek adına... Ne olabilir böylesine hayata
küstüren, bu denli umutsuzluğa sevk/eden ölüme
koşaradım yakşaştıracak noktaya getiren? ? ? ?
Karmaşık duygular içinde yüreğine ateş düşmüş,
yanarken; bir kurtuluş bir çıkış kapısı aramaktan
çok uzak gibi, hatta imkânsız gibi görmekte adeta,
bu derece kopmuş hayattan... Belli ki; şairin
yaşamış olduğu yıkıcı bir hadise; son darbe olmuş,
tüm umutlarını silmiş- süpürmüş, dünyası
kararmış! 'Söküldü Dişlerim, hem de azı' derken;
en sağlam gördüğü 'direk' yıkılmış! .. En
güvendiğiniz dayanağınız giderse elinizden; elbette
derin bir çöküntü oluşur ruhunuzda... Ne,
geleceğinizi hesaplayabilirsiniz, ne de geçmişinizi;
ölümü tek çare görecek kadar kararır mantığınız...
Sağlıklı düşünemeyecek kadar dağılırsınız... 'Hangi
acı, hangi yıkım hayatınızdan vazgeçirmeye
muktedir olabilir' demek isterdim lâkin hayatta öyle
ağır hadiseler öyle yıkıcı depremler yaşanır ki;
yaşamayanlar tahmin edemez... Ancak ne olursa
olsun, hayata tutunmamız gerekir her şeye rağmen...
Pek çoğumuz büyük acılardan arı bir hayat
sürerken; kimimiz de ağır acılara maruz kalıyor...
Herkes kendi yaşadığı acının ağırlığını bilir, bir
başkasının yaşadığı acıyı tam olarak bilmesi,
anlaması, hissetmesi mümkün değildir...
Bu sebepledir ki, kolay yargılama ve ahkâm kesme
yoluna gidilmemeli... Dertlinin derdi ciddiye alınmalı,
dinlenmeli; elimizden geldiğince paylaşmaya
çalışılmalı... Dertli insana nasihat etmekle değil,
dinleyerek- anlayarak yardımcı olabiliriz... Bu denli
hayatttan kopmuş bir insan için, yaşam artık
çekilmezdir zira tutunduğu her dal elinde kalmıştır...
'Gözyaşım Varken' şiirinden anladığım: Şairin bu
noktaya geldiğidir. Şiirin yazıldığı dönemler hayat
onun için çekilmez hâle gelmiş, sözün ve yolun
bittiği son nokta... Öyle bir noktada ki, durduğu yer;
ne ileriye doğru bir umudu, ne de geçmiş var O'nu
hayata bağlayacak... Bu denli umutsuzluk girdabına
düşmüşken; o karanlık girdaptan çıkma iradesi
gösterebilmek! .. İşte budur olay! .. Her yıkımı
sineye çekip yeniden hayata tutunmak... Zifiri
karanlıkta beliren bir mum işiğina tutunmak! İşte
budur başarı! Budur, rağmen vazgeçmemek. Ölüm,
kolayı seçmektir- direnememektir, teslimiyettir... O
zaten bizi bulacaktır vakti saati geldiğinde... Bizler
ölüme davetiye çıkartmamalıyız zira O davetsiz gelir,
destur beklemez...
Şair bu iç savaşımlarından galip çıkmıştır...
Gözyaşlarımızın önemi bilinenin de ötesindedir;
öyle söylendiği gibi zayıflık göstergesi falan
değildir! Yaşam'ın, canlılığın, farkındalığın, derin
hissiyatın, algının, yeşermenin; dolayısıyla, var
olmanın göstergesidir, gözyaşı.. İçimizdeki
ateşi/yangınları dindirendir, çoraklaşan yüreğimizi
münbit topraklara dönüştürendir! Yağmurdur
gözyaşı, berekettir, büyüten çoğaltandır! ..
Ağlayamamak ise; fena bir hâldir... Kültürümüze
yerleşmiş yanlış bir kanaat vardır 'Erkekler
Ağlamaz' Ağlamanın cinsiyetle bir alâkası olabilir
mi? ? ? Erkekler duygusuz mudur ki; gözyaşları
olmasın? ? Bu şekilde bakmak, bu şekilde
yönlendirmek, insanın kimyasını değiştirmek değil
midir? ? ? Bırakalım aksın gözyalşarımız akması
gerektiğinde... Gülmek kadar doğaldır ağlamak ve
en insani duygudur... Ve... Ve sulandıkça eşkin
verir duygular... İyiki ağlamış/ağlayabilmiş şaiirimiz;
belkide aramızda/hayatta oluşunu gözyaşlarına
borçludur...
Sn. Hamit Kalkan Beyefendi, teşekkürler bu güzel
şiiriniz için; anlayıp görebildiğim kadarıyla
gözyaşınızı anlatmaya çalıştım, size kalsın diğer
çözemediğim kısımlar... //
Not: Mazeretimden ötürü zamanında gelemedim
sayfanıza, geç kaldım bağışlayınız lütfen...
Metanet Yazıcı
Gerçek Dostlar Birliği
Hangi duygu, hangi sevgi göz yaşsız olur ki..!!!! Bazen seviniriz ağlarız ,bazen hüzünlenir ağlarız ama bir şekilde gene bunu ağlayarak ifade ederiz ..
Hele ki bu akan yaşlar bir sevdanın ucundan tutan yaşlarsa varsın aksın belki derelere karışır sevmesini bilmeyene yoldaş olur ...
Emeğinize sağlık çok güzel dizelerdi ......
kutlarım dost yüreği eline sağlık
“Adımım acele gider bir yandan” mısrası ile, ömrün hızlı tükenişini ve zamanın akışını anlatırken, göz yaşı sıkıntıyı, kederi çağrıştırıyor. Gülüşü unutmak bundan olsa gerek.
Hayatın zorlukları karşısında dostların vefasızlığı, canan dediğinin bile faydasız oluşu umutsuzluğa sürüklemekte. Geçici dünyanın meşakatından kurtulmak istercesine, ruhun mezar araması bir an önce gitmeyi simgelemektedir. Bütün bir yaşam boyunca göz yaşlarının dinmemesinden şikayet ediş sıkıntılı hayatın bir an önce bitmesini bunun için ölmeyi bile göze almak dizelere gizlenmiş. Kimden yardım beklemişse ve kime el uzatılmışsa hep boşa çıkışın umutlar, teşbih kullanılarak şiirde yerini almış. Konunun dışına çıkılmaması şiir de önem verdiğim hususlardan birisidir. “Göz Yaşım Varken” başlığına uygun bir anlatım ve başarılı bir çalışma.
Haftanın şiirine teknik açıdan, Sayın Hikmet ÇİFÇİ hocamız gayet ciddi bir analiz ile açıklık getirmiş. Bu analizin üzerine bizlerin yeniden analiz yapması yersiz olur.
Haftanın Şairi Sayın Hamit KALKAN bey’i kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum. Tam puanla listemde. GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ / Yener SEZGİ
YAŞAM ADINA BELLİ BİR YAŞAMIŞLIĞIN ARDINDAN ELDE AVUÇTA KALANLARA BAKILIP TA YOMK OLANLARIN ACISIYLA SORGULANAN HAYATIN ACI YÜREK SERZENİŞİ. SİZ SEVGİLİ HAMİT HEMŞEHRİMİ BU GÜZEL NEFİS ANLATIMLI İÇSEL DUYGULARIN YANSIMASI OLAN GÜZEL ŞİİRİNİZLE KUTLUYORUM.+10 TAM PUAN SAYGILAR
karamsar bir şiir,içinde azda olsa umutların yeşermeye yüz tuttuğu anda umutsuzluğun baskın geldiği,hayattan vazgeçmişliğin dile getirildiği,ama yinede azda olsa bir şans var der gibi,tuttuğu dallar kırılsada,hiçkimse derde derman olmasada...
belkide...!
hayatın yüklediği acıların,ihanetlerin,riya dolu dostlukların dışa vurumu bir çığlık çığlığa şiir...
okurken hüzünlenen ve işte zamane hallerimiz dedirten bir şiir...
kutluyorum şairi,saygıyla...
Şaiiri kutluyorum.Seçimi yapanları da. Öyle anlamlı ve akıcı bir dil... İşte şiirim. Beni okuyun.diyor.Okundukça gülümsüyor şiir. Şiir değerine ve eleştiriye bile gerek kalmadan açık ve net.
Yaşadığımız hayatın derinliklerinden mantıkla süzülegelmiş.Manevi sorumluluğunu çok iyi bilen biri şaiir. Kutluyorum. Çalışmalrında basşarılar diliyorum. Gerek Dosttlar Birliği
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ” GRUBUNDA “GÖZ YAŞIM VARKEN” ŞİİRİ İLE HAFTANIN ŞAİRİ SEÇİLEN HAMİT KALKAN BEY KARDEŞİMİZİ İÇTENLİKLE TEBRİK EDİYORUM.
Koşma nazım türüne uygun yazılmuş güzel bir şiir.
“…. unuttum gözyaşım varken” ayak tekrarı ile yazılmış, 6+5 duraklı bir şiir.
Ayaklardan hemen öce “(i -ü) ş (i –ü)” yarım uyak ”ş” ağırlıklı, 1. dörtlük ve son dörtlük kendi aralarında tunç uyaklı (tam tunç):
Her dörtlüğün ilk üç dizesi de kendi aralarında uyaklandırılmış.
Dörtlüklerde aaab – cccb- dddb – eeeb – fffb şeklinde bir kafiye örgüsü oluşturulmuş.
2. ve 3. dizeler diğer, kendi aralarında tunç uyaklı yazılmış.
Genelde bizim halk şiirimizde, koşma tarzı şiirlerde yarım ve tam uyak daha çok kullanılmıştır.
Tunç uyaklı şiirlerimiz de vardır elbette. Bu kesinlikle bir kusur değildir.
Sadece son dörtlükte uyak açısından ufak bir kusur sayılacak bir uyak düzeni var diyebiliriz.
*
Sade ve içten bir dil kullanılmış.
“hemi” kelimesi gibi çok az kullanılan, hatta yöresel sayılacak türden kelimelerin de kullanılması dilimiz için bir kazançtır.
“hem” kelimesinin bazı yörelerde halk arasındaki kullanılan şeklidir “hemi” kelimesi.
Bence bu kullanım doğrudur.
*
Gözden kaçtığına inandığım ufacık bir hata 2. dörtlüğün ilk dizesindeki “nede” kelimesinin yazılışı. “ne de” şeklinde ayrı olmalıydı.
**
İçten, samimi duygular sade bir dille birleşince çok güzel bir anlatım ortaya çıkıyor.
Ahenk olarak da oldukça başarılı bir hava yakalanmış olunuyor.
Bu şiirde de ahenk gayet güzel. Hem ölçü, hem durakların uyumu, hem de aliterasyonlar şiire bambaşka bir güzellik katmış..
***
Dost…
Dosta el uzatmak…
Dosttan medet beklemek…
Anadan sonra en çok aranan gerçekten de dost değil mi?
İnsanın en zor anlarında, içine gömüldüğü karanlıktan çıkması için uzatabileceği el, dost eli değil mi?
Annenin olmadığı yerde güvenilecek, sırt verilecek, umut bağlanacak tek insan veya birkaç müstesna insan dost ve dostlar…
İnsanın ateşlere gark olduğu, yüreğine yerleştirdiği ve bir türlü söndüremediği bu ateşi, için için yanan bu koru söndürmesi kolay değil. Her an, her saniye bu ateşle birlikte daha da ateşlenen, daha da körüklenen bin türlü soru, unutturamaz bu gidişi, unutturamaz sevdiğinden uzak kalışı.
Her ne kadar şair, ayrı kalmanın acısını bir “gidiş” olarak değerlendirse de, bu gidişin dönüşü olmayan bir gidiş mi, dönme ihtimali olan bir gidiş mi, pek açık etmemiş. Ancak o gidişin ardından, o kadar gözyaşı döküyor ki, sanki niye ağladığını unutturuyor adeta kendine.
Hani unutmuştun şair?
Bu ağlamalar, dökülen bu gözyaşları niye?..
*
İşte bu gidişte, gittikçe artan bir sıkıntının, üzüntünün, yanmaların daha de belirginleştiği bir dörtlük, 2. dörtlük.
Yaslara bürünmüş, karala gömülmüş, beyazları, renkleri unutmuş.
Nice baharlar, nice yazlar gelmiş geçmiş ama hiçbirinin farkına dahi varamamış. Baharın tazeliği, can verişi, güzellikleri; yazın sıcaklığı, güzelliği, bolluğu ve hatta güneşin sıcağı, yakıcılığı şairi hiç etkilememiş bile.
Yaz bahar gelmiş neyime… dercesine kendinde olmayan bir duygu ve keder yoğunluğu yaşamakta…
Gelip geçen zamanların da farkında değildir. O derece kendinden geçmiş ve hatta hayata küsmüş ki, hiçbir şeyin farkında olamadığı, hiçbir şeyi göremediği gibi ağzındaki azı dişleri bile sökülürken farkında olamayacak kadar kendinden geçmiş görünüyor.
Sadece fark edebildiği dökülen yaşlarıdır.
Kim bilir, neye ağladığını bile unutmuştur belki şair…
*
Huzuru yoktur…
Bu dünyada huzuru aramanın boşa olduğunu, huzurun bulunacaksa sadece mezarda bulunabileceğini düşünüyor. Tamamen bedbin, tamamen hodbin bir duygu içinde… Karamsarlık bulutlarından bir an olsa bile, kurtulabileceği aklına bile gelmiyor.
Şunu da demek mümkün: Sanki aklını, iradesini de kaybetmiş, kaybettiği umutlarıyla…
Düşman belli…
Kim düşman oldu be şair?
Bir dost mu? Eski bir sevgili mi?
Bak, dost için “eski” diyemedim…
Sevgili… belki unutulmuş, unutulmak zorunda kalınmış, dönüşü olmayan bir gidişle gitmiş… sevgili için “eski” demek mümkün gibi görünüyor.
Ancak şair, sanırım giden sevgilinin ardından ağlıyor ve bu üzüntüsünü bir DOST’la paylaşmayı diliyor.
Artık karar verilme zamanının geldiğini, hatta geçtiğini söyleyerek, kendisini söyleyeceği bir şey kalmadığını, artık sadece gözyaşlarının konuştuğunu dile getiriyor.
*
Yaşamak bir zulümdür, ölümdür şair için.
Neden yaşasın ki?
Ne için yaşasın ki?
Yok, bir amacı… Yok, hayattan beklediği hiçbir şey…
Bitmiş…
Tükenmiş…
Niçin yaşasın ki?
Bir umut, tutunacak bir dal aramak…
Ama ne çare, el attığı dalların her biri elerinde kalmış, kırılmış el uzattığı dallar. Sanki o el uzatışta çaresizliğin, tükenmişliğin korkunç bir ağırlığı varmışçasına ve tutmaya çalıştığı dallara ağır geliyormuşçasına algılamakta yaşadıklarını.
Bir gidiş…
Hangi amaçla ve nereye doğru olduğu belirsiz bir gidiş. Şair de bu gidişin izinde buluyor kendini…
Nereye olduğunu bilemediği bir gidiş… Sevgilinin peşinden kendini rüzgârın kucağına bırakan sarı yapraklar gibi bir gidiş…
Yolun sonu…
Gidecek yer kalmamış… Dönecek yer de yok artık.
Yine sığınabileceği tek şey gözyaşları…
*
Nasıl bir zamandır o an?
Öyle bir an… Hiç ümitli olmadığı, kırıntısının dahi içinde yeşermediği ümitsizliği ve çaresizliği bütün karamsarlığıyla iç içe yaşarken, yine de belki “O AN” diyerek, bir “ACABA…” ukdesi var benliğinde…
O sızı, ne derinlere yerleşmiş bir sızı imiş… Ne ağlamakla, ne inlemekle sökülüp atılabiliyor?
Her türlü işi gücü unutmuştur Şükürcan, herkes onu sadece ağlamaklı bilir, gözyaşı döken olarak bilir…
Sevdasına ağlayan, bir dost arayan olarak bilir.
Sevmesini bilen, sevdiği için hayatından vazgeçen olarak bilir…
Gözyaşları döke döke bu hayattan gideceğini de bilir…
***
Ne demeli, bilemiyorum?
Sadakat mi, bilemiyorum?
Çaresizlik mi, bilemiyorum?
Umutların tükenmişliği mi, bilemiyorum?
Yüreğine, kalemine sağlık şair dostum.
Tebrik ve takdirlerim size…
Tam puan ve Antoloji listemdesiniz, bu güzel şiirinizle.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz, sayfalarımızda göz iziniz olsun.
Dostça ve sağlıcakla kalın.
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Hikmet ÇİFTÇİ
23 Nisam 2011
___$$$___$$$______CAN_____$$$___$$$____
__$$$$$_$$$$$_ARKADAŞIM_$$$$$_$$$$$___
__$$$$$$$$$$$____________ $$$$$$$$$$$___
____$$$$$$$__KUTLUYORUM__$$$$$$$_____
______$$$__BU GÜZEL ŞİİRİNİ____$$$_______
_______$_______________________$________
Daha önce şiirine yorum yaptığım için bende böyle bir hediye geliştirdim:)))
''GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ''
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta