Göz yaşı Şiiri - Hüseyin İlgü

Hüseyin İlgü
10

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Göz yaşı

An gelir, basar birisi, birşeyler düğmeye
Hücrede protein sentezi gibi hızlı
Saniyede milyarlarca su molekülü
Akar içime düşündüklerimden dolayı
Kaçar birkaçı dışarı, sessiz sedasız

Düşen yaprak sonbaharda
Vedadır bu, ondan olsa gerek
Bir bebek ağlaması meselâ
Acıdır, açlık belirtisidir, huzursuzluktur, o sebeptendir belki de
Gün doğar kuşların cıvıltısıyla
Mutluluk hormonları kaplar bedenimin dört bir yanını
Her seferinde gördüğümde güneşin dağların ardından sevda dolu yükselişini
Gün batar akşam yorgunluğunda,
Güneş, kızıl bir veda busesi gibi içimi acıtır
Yine basar birşeyler düğmeye
Fışkırır yaşlar içime
Birkaçı da dışıma
Hissederim onu, serinliğiyle avunurum
Onları da kaybederim
Hâlbuki o da veda eder
Banadır vedası

Bazen, akşam güneşini yakalarım ormanın bir kenarında
Etrafı sarı tonlarına boyar bulurum onu,
Gece karanlığında ay çıkar karşıma
Her seferinde bakakalırım bu güzelliğe,
Köprü üstünde kırlangıç bana doğru kanat çırpar,
Karanlıkta, ormanda bir ceylan ya da bir tilki beni hisseder ya da ben onları
Göz göze geliriz onlarla
Onlar seke seke kaçar ben koşa koşa giderim
Karanlıkta kimse görmez şaşkınlığımı, mutluluğumu yanlız yaşarım
Sessiz sedasız, akşam çöktüğünde, gece siyahında
Damlalar durmaz yerinde, göz yaşı, bir dışarı bin içeri, akar gider

Yüzlerce yıllık bina bakar bana, döker içini
Anlatır gençlik yıllarını, başarılı, başarısız kaç estetik operasyon geçirdiğini,
Hangi katta, hangi odada kimlerin ne zaman kaldığını, doğduğunu, öldüğünü,
Kimlerin aldattığını, aldatıldığını
Ya da bir yerlerde, birkaç zürafa uzunluğunda, iki üç fil kalınlığında bir çınar görürüm
Yaslanırım gölgesine
Başlar anlatmaya
'İşte şu dala şu karga bu zaman, şu bülbül bu zaman, güvercinler bu zaman yuva yaptı, yumurtladı, büyüttü, büyütmedi, kaçtı gitti, öldü kaldı' döker seceresini önüme
Her sene kaç milyon yaprak büyüttüğünü,
Hangi dalın ne zaman ve ne kadar büyüdüğünü, Rüzgârda, fırtınada yitirdiklerini sayar
Sonra, susuz geçen yazları, uzun süren çetin kışları anlatır bana
Ee tabi yine durmaz yerinde su molekülleri
Akar yavaş yavaş
Akar binler hızlı hızlı

Baharda açan papatyanın üstündeki suyu görürüm
Yeni bakan bir bebeği, göğe bakan bir çiçeği, bana bakan seni görürüm
İçim çok hoş olur
Hemen düğmeye basılır
Baskı makinesinden binlerce kat daha hızlı çalışan su molekülü toplama, belki de üretim merkezi harıl harıl çalışmaya başlar
Boşalır içime sular, coşkulu senfoni eşliğinde
Kaçar arada bir kaç damla dışarı sessiz sedasız.

Gökyüzünü, evreni ağlar görürüm akşam çöktüğünde,
Daha iyi, gece karanlığında
Dökülür birkaç yıldız dışarı, akar gider
Sadece bunlar çarpar gözümüze
Göremeyiz gece gündüz akan yüzlerce, belki de binlerce yıldız molekülünü
Akar gider göğün içine
Fırtınalar kopar belki de göğün içinde
Sessiz sedasız gelir bize bu ayrılışlar
Basılır düğmeye, dökülür birkaç damla gözyaşı dışarıya
Göremezsiniz içime akan milyonlarca su molekülünü
Akar gider içime fırtınalar eşliğinde
Sessiz sedasız gelir size dallarımdan yaprakların dökülmesi.

Suçsuz mahkumlar gelir aklıma, cesur savaşçılar,
Dar ağacında, biyolojik olarak onsekizini görememiş yitip giden fidanlar gelir aklıma,
Kahrederim bu sisteme, temelsiz adaletine mülkün,
Suçu ispat edilmiş dışarda sefa sürenler,
Suçsuz, hapishane köşelerinde yılmayıp direnenler gelir aklıma
Yine bitmek bilmeyen su molekülleri akar gider içime
Kaçar birkaçı da dışarı
Ben yine ağlamaklı sana olan sevda türküsü dilimde yoluma bakarım, sessiz sedasız...

05.10.2018

Hüseyin İlgü
Kayıt Tarihi : 5.10.2018 23:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Torbamda birikenler, çevremde gördüklerim ve bunların bende bıraktıkları. Bir gerçeğin dışa vurumu aslında bu.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hüseyin İlgü