Değerli dostlar…
Zaman zaman özellikle değindiğim bir konu var. Antolojide şiirlere yazılanlar hakkında dile getirmeye çalıştığım bir konu bu.
Bir kelimeyi veya bir cümleyi hiç değiştirmeden onlarca farklı şairin şiirine “kopyala-yapıştır” yapanlara artık tahammül edemeyecek dereceye geldim.
Öyle ki, düzyazı (nesir) olduğu o kadar açıkken ve hatta başlığının yanında “hikâye, makale, deneme vb” yazının türü dahi belirtilmişken bunu dahi görmeden “çok güzel şiirdi” gibi cümlelerle güya “görüş” bildirmek hangi mantığın, hangi şair yüreğinin, hangi okuyucu hissiyatının yansıması olabilir?
*
Şiirler hakkında yazılanları ben üç şekilde değerlendirdim, değerlendirmeye devam edeceğim.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Büyük bir zevkle okudum Hikmet Hocam. Yerden göğe haklısınız. Yasak savmak anlamında olmamalı diyorum ben de.Son tahlil kısmına yetişmeyebilir yetkinlik ama, en azından okurken hissettiğini yazma zahmetine katlanmalı insan. Ki bu emeğe de saygıdır.
Sizin bu konuya ne kadar önem verdiğinizi biliyoruz. Yapıcı , güç veren yorumlarınızla, az yazma cesareti kazanmadık.Hatalarımızı nazikçe dile getirmeniz bize neler neler kazandırdı. Bu da zaten dostluğun belgesidir. Hani bakmak vardır,birde görmek.. Emeklerinize sağlık dost yürek.
Bazen şairle aynı yeden bakamayabiliriz şiire , hatta içinden çıkamayız bile okuduklarımızın.. Ama en azından biraz daha özen gösterebiliriz. İlla çok kişi şiirlerime yorum yazsın kavlinden, kalabalık kitlelere hitap adına,hiç bir emek harcanmayan iki cümleyle savuşturmak olmamalı amaç. Biraz da bu işler, gönül ve yürek işi. Zorlamayla da olmuyor..
Son şiirciğime yaptığınız yorum da yine uzun bir emeğin mahsulü.Ki bana güç verdi her zamaki gibi.(Geç kalınmış bir teşekkür ama, mazur görün lütfen.. Urfa 'ya gitmiştim yenice geldim)
Bu güzel yazınıza, dostluğunuza çok teşekkür ediyorum Hikmet Hocam. Sağlık huzur dileğimle selamlarımı,saygılarımı bırakıyorum.Yolunuz hep açık olsun.
Çok haklısınız Kardeşim, çok.Okumak vardır, bir de okuduğunu anlamak vardır. Ayrıca hangi tür emekse emeğe saygı nardır. Selam olsun.
Antolojinin eşsiz ve usta yorumcularından başta
olanlardandır Sn. HİKMET ÇİFTÇİ.
Çok değerli şair ve yorumcu arkadaşımızın bugüne kadar şiirlerimize yaptığı güzel ve zarif yorumları, şiirlerimizden daha güzel ve değerlidir bence. Şiirlerimize ayrı bir renk ve
değer katar. Şahsen şiirimden çok Hikmet Beyin
yazdığı yorum ve tahlilleri okumak bana büyük
bir zevk ve gurur veriyor.
Emeğini ve kıymetli zamanının büyük bir bölümünü
biz arkadaşlarına yorum yazmak için ayıran siz
değerli arkadaşımıza ne kadar teşekkür etsek
azdır.
Güzel ve doğru yorum - tahlil yapmak önce emek, zaman ve iyi niyet (hasetlik olmayacak) gerektirir. Bunun yanı sıra en başta kültür düzeyinin yüksek olması, bu konuda tahsil görmüş
olması ve donanımlı olmak şarttır.
Şairin bir şiire başlayıp, şiiri bitirene kadar geçen sürede, şairle, şiir arasında yaşanan ilişkiyi kimse bilemez, her zaman doğru yorumlayamayız, mutlaka yanılma payı olabilir bazen.
Hikmet Bey arkadaşımız, hiç bir karşılık beklemeden şiirlerimize çok doğru tespitlerle yaklaşıp, bir psikolog gibi tahlil edebiliyor
şiiri. Tabii ki bu kadar ustaca tahlil yapıp ustaca yorumlar yazmamız hepimizden beklenemez.
Bu iş biraz da Allah vergisidir.......
KIYMETLİ Arkadaşımız HİKMET BEY'e sonsuz teşekkürler.......SEVGİLERİMLE........
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta