Yağmur damlamasın tenine
Yalınayak yürüme
Geleceğin yollarda
Gölgelerden gel
Görünme güneşe..!
İlk defa ben
Sarılmalıyım sana..!
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Serbest Çalışmanın çok güzel bir örneği Abdulvahap Bey.. Kutluyorum 3.'lüğü hakeden şiirinizi...
Sayfanıza giremedim, deneyeceğim tekrar...
Nihayet girdim... Ant+10'la değerlendirdim... Saygı, selam bıraktım sayfanıza...
okumak güzeldi...kutlarım..
Sayin Yildiz tek kelimeyle mükemel.kutlarim,keyifle okudum desem az olur,basarilariniz devami dilegiyle esen kalin sevgi ve saygi ile Talat Özgen
Isıtan, ışıtan hayat veren güneşten bile kıskanmak… Hatta güneşin sevgilide risk oluşturacak, akla düşürülen öğelerle tümleştirilmesi. Aşkta önemli tema olan güneş’in karşıt bir çeşitleme ile işlenmesi dikkat çekici ve değişik bir yöntem. Özlemler düşler güneşten sakınmayı buyuruyor, öyle ki güneşe görünürlüğün sonucunda bekleyenin çekip gitme kararlılığı bulunmakta.
Tema ve kurgu, güneşin sanata verdiği rasyonel malzemenin karşıtlığı, şiirin sezgi ve kurgusuna cazibe katıyor. Güneşten sakınma konularının çoklaştırılması şiirin gücünü artırdığı söylenemez, özleştirilmesinin uzayan şiirde anlamı ve mesajı etkili kılacağı kuşkusuz.
“Huzur soluklat etrafına” dizesi elbette kendi halinde. Soluklat sözcüğü şiirde törpülenmesi gereken sert çıkışlı bir sözcük. Soluk sözcüğü sonuna –lat düşecekse şiirle daha ahbap olan nefes sözcüğünü tercih etmek daha akıllıca olur diye düşünülebilir.
Konuya göre fazla uzatıldığı için şiirsel ibre duraksaması kıvamı biraz azaltıyor.
RAMAZAN TOPOĞLU
Kalem, şık ve üzerinde tefekkür edilmesi gereken bir mâna yakalamış sevileni güneşten kıskanan öyküsünün ruh hâliyle.
Konu ve konunun samimiyet noktasındaki aktarımı hususunda beğeni uyandıran ürünün mısraları daha etkili(çarpıcı, vurucu) hâle getirilebilir, muhtemelen böyle güzel bir buluşu yakalayan kişi tarafından şiir demlenmeye bırakılarak “farkını fark ettiren bir âhenge” bürünebilirdi.
NURAY ALPER
Müziğin Sol anahtarı gibisiniz şair....
Bu ne kıskançlık böyle!... Güzeldi. Kutluyorum şiirinizi.
Güzel bir serbest şiir,bu kez öncekilerden daha da başarılı olmuş bu çalışmanız kardeşim,tebrikler
SEVGİLİYİ GÜNEŞTEN BİLE KISKANMAK.MUHTEŞEM BİR ANLAM BU.ÇOK BEĞENDİM.KUTLARIM BAŞARINIZI,ÇALIŞMANIZI...
Aşkın, sevgiliyi güneşten bile kıskanır hali...
Güzeldi sayın Abdulvahap Yıldız...
Aldığı derecesi ile birlikte içtenlikle kutluyorum....
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta