Nasıl sığdırayım birkaç mısraya
Senin gibi şiir tutan görmedim
Namın yayılmasın yedi kıtaya
Senin gibi göze batan görmedim
Gülüşünü görse bir göz kazara
Kıskanır duyanlar, gelir nazara
Nazını, işveni kurdun pazara
Senin gibi çalım satan görmedim
Bu dünya ne sultan, prenses gördü
Leyla’sı, şirin’i devranlar sürdü
Bilmezler senden habersizi kördü
Senin gibi pişmanlatan görmedim
Hasretten başka bir sofra kurmadın
Sabahlayanım kim diye sormadın
Birinden birini hayra yormadın
Senin gibi düşe yatan görmedim
Arayıp bulsalar ceylan izini
Bir başa yastık etmezsin dizini
Duymayagör senden habersizini
Senin gibi kalbe çatan görmedim
Bazen akıllardan eden bakıştın
Bazen bir çiçeğe, gül’e nakıştın
Her gönülün üzerine yakıştın
Senin gibi ipek, saten görmedim
Hep böyle veballe geçti zamanın
Mahşer hesabına yok mu imanın
Her yüreği sarhoş etti dumanın
Senin gibi sevda tüten görmedim
Kayıt Tarihi : 19.9.2014 19:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çünkü şiir şairin kalbinden değil. Ona ilham veren ruhundan çıkmıştır.
Senin gibi şiir tutan görmedim
Namın yayılmasın yedi kıtaya
Senin gibi göze batan görmedim
*
TEVRİYELİ Mİ, KİNAYELİ Mİ?
Günümüzde şiir yazanların çok büyük bir bölümünün, şiirlerini yazarken, edebi sanatları dikkate alarak şiir yazdıklarını hiç düşünemiyorum.
Hece şiirlerinde öncelikle ölçü ve uyakların doğru kullanımı; mana bakımından anlamlı, içten söylenmiş olması.
Serbestte ise herkesin kendine has bir tarz tutturmaya çalıştığı aşikâr. Akıcı, anlamlı, uyumlu olması ve içtenlik yeterli gibi düşünülmekte.
Bu şiirde de, sanat yapmak için şiir yazılmış olabileceğini pek düşünemiyorum. Kendiliğinden oluşan, belki de bilmeden yapılan ve kendiliğinden oluşan bir sanat söz konusu olabilir. Aslında şairden (şiiri yazandan) çok, şiir tahlili yapan eleştirmenler, tahlilciler, analizciler veya yorumcular bu işe daha çok yer vermekteler. Şiirdeki sanatları, kullanılan dili, şek özelliklerini irdelemekteler.
Bu konuyla ilgili olarak sadece ilk dörtlüğü örnek olarak vereceğim.
Bu dörtlükte bir başka şair hem övülmekte, hem de arka planda (tevriyeli olarak) yerilme hissi verilmeye çalışılmakta.
İkinci dizede “Senin gibi şiir tutan görmedim” görünürde şairliği övülürken, bir yandan da –uzak anlamı- eleştiri varmış gibi görünmekte.
3. dizede “Namın yayılmasın yedi kıtaya” demekten kasıt nedir?
Büyük şairse namı yedi kıtaya, özellikle günümüzde, çok çabuk yayılır.
4. dizede de “Senin gibi göze batan görmedim” dizesinde de göze batmak deyimi pek olumlu anlamda kullanılmaz. Dizede İlk anlam olarak, göze görünen, bilinen gibi bir anlamda kullanıldığı düşünülse de, kast edilen anlamı bu değil zannımca.
Bir yandan da mecazi anlatımların çokluğu dikkat çekiyor.
Şimdi kullanılan deyimlere şöyle bir bakalım.
“birkaç mısraya sığdır(mak)”
“şiir tut(mak)”
“Yedi kıtaya namı –yayılmak- yayılma(mak)”
“göze bat(mak)”
Bu dörtlükteki deyimlere baktığımızda, gerçeğin mecaz yoluyla dolaylı anlatıldığı görülür. Böyle bir anlatıma da “kinaye”, kinayeli anlatım denir.
Yaşar Aydın Beyi kutluyorum
Hikmet Çiftçi
14 Ekim 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Anlamı,anlatımı etkileyici harika bir çalışma,
sizi ve değerli kaleminizi
can-ı gönülden kutluyorum,saygılar.
........................
TÜM YORUMLAR (53)