Gidiyorum...
Adım adım ayrılık,
Islak kaldırımların bile itirazı var,
geceye çöken sessizliğe...
Karanlıkta yürüyen o adam benim,
umulmaz ve onulmaz ne varsa geride bıraktım.
Nehirlerden usul usul
acı akar benim dünyamda.
Kedere kefil bahar,
kahrı gösterir zaman
akrebinde,yelkovanında.
Bir tatlı melankoli
Yorma kendini üstat!
Oyuncağı olduk kelimelerin oynamak isterken...
Tüm dünya çığırırken,
cılız bir haykırış kalır bizimkisi...
Cümleler kurulur en pestenkeranisinden
sonra insancılık oynarlar öyle olmadıklarını bile bile...
Hıyanette yoktu aslında,
'Benim hatam' demekten
erinmiş bir maziydi benimkisi...
Topla diyor kendini,'Ayağa kalk! '
Bizmi çattık kara zamanlı matemlere,
yaşanılası hikayeleri biz mi uydurduk?
Doğrudan nasıl söylenir bilmem,
şairim ben nesir e esir olamam.
Bin kelâm düşer aklıma,
bilemedin söylerim iki üç kelimede,
belki de bir dörtlükte.
Karanlığı tükenmiş gece kadar silikti dünya...
Doğru olan tek şey zamanken
yirmiüçüncü hevesim araladı kapıyı,
soluğu bir kez daha yaşamda aldım.
Yıllandım,
Çıkmazlar sarar durur
bu hikayeyi.
Köhne kalmış sadakat
Işığını arar durur.
Damla damla düşer yapraklar
Koydum gerçeğimin önüne
yalan avunmalarımı,
seyir eyledim kutsal perspektiflerden.
Ve ürpermeyi bekledim
en sevdiğim sabahlarımda,
Biliyorum arkana dönemeden değişmiş olacak herşey
ve taşıyamayacak sansan da,kaldıracak tüm yükü kalbin...
Dev bir yumruk çöktü sırtına,ufak bir akıl karmaşasında.
Göremedin,göremezdin de gözlerin yerinde olduğu halde...
Maviye bak dizlerinin üstünde,
Şiir geliyor aklıma,
sonra sevmek.
Hasret bitiveriyor yanıbaşımda,
umarsız bakışlarla süzüyorum
bitap düşmüş bir şehrin
siyaha solan rengini.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!