Sen hiç çiçek gördün mü açmamış,
Özlem büyüttün mü içinde,
Acı gördün mü yüreklere gömülmüş,
Bir rüzgarın önünde savruldun mu hiç?
Birikmiş göz yaşlarının
Sözlerle birleştiğini gördün mü?
Kutsal ömrün heba oldu mu hiç yere,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yürekleri burkan bir şiir.
Malesef hâlâ terör belasından
bir türlü yakamızı sıyıramadık.
Bunun da en önemli sebebi içimizdeki
ve dışımızdaki düşmanlarımızdır.
En kısa zamanda bu acıların sona ermesi dileklerimle duyarlı yüreğinizi kutlarım.
Timur İlikan
bu şiiri okurken ağlamak geldi içimden.Yirmi yılda yetişen bir evladı kaybetmenin acısı çok büyük.Onların yerine karar verenlerin vicdanı sızlamalı
mehmet özer2
neriman hanım şiirsel olarak estetik ve içerik olarak güzel bir şiir
saygılarımla...
Yüzümdeki maske olmasa
Ne zaman gözünün içine baksam
Gözün hep yaşlı anneciğim
Hep ağlıyorsun,
Neden.
Ben miyim sana acı veren
Ne yapıyorum ki sana
Seni sevmekten başka
Boynuna sarılıp anneciğim demekten başka
Yüzlerini öpmekten başka
Yüzünü daha fazla öpeceğim
Kokunu daha fazla alacağım
Alacağım da
Yüzümdeki maske olmasa..
Babam da üzgün
Ağlamıyor ama üzgün
İçi kan ağlıyor belli
Bana sarıldıkça
Hıçkırıklarını duyuyorum yüreğinin
Babamda ağlıyor anne
Neden.
Nedenini bir bilsem
Sizi ağlatanı bir bilebilsem
Gücüm yetmiyor.
Halsizim, yorgunum
Vurup kıramam ama
Sizi ağlatanı bir bilsem
Isıracağım süt dişlerimle
Isıracağım da
Yüzümdeki maske olmasa.
Doktor amcalar konuşuyorlar aralarında
Kanser,son safha,ölüm
Ne demekse
Hiç birini anlayamadım anne
Anlayamadığı bir şeyde
Benim niye saçım yok
Senin var upuzun,
Babamın var
Benim yok.
Burada kimsenin yok.
Beni eve göndereceklerini söylediler
Sevindim biliyor musun
Koynunda yatabileceğim artık
Uyuyabileceğim babamla aranızda
Karanlıklarda
Sana sarılıp korkmayacağım.
Seni öpeceğim yanaklarından
Öpeceğim de
Yüzümdeki maske olmasa.
Yine karanlıktayım anne
Ne sen varsın yanımda ne babam
Korkmuyorum ama
Özlüyorum sizleri.
Her gün yanımdasınız biliyorum
Elinde güllerle
Her gün okşuyorsun beni
Her gün ağlıyorsunuz babamla
Yüzümdeki maskeyi aldılar biliyor musun
Sancılarım da dindi
Geldiğinizde sarılmak istiyorum boynunuza
Doya doya koklamak istiyorum kokunuzu
Babamın yüzüme batan sakallarını yolmak
Güçlü kollarına tutunmak istiyorum
Sizi öpmek istiyorum anneciğim
Doya doya öpeceğim.
Öpeceğim de
Üstümdeki toprak olmasa.
İbrahim Coşar
Yüreyinize salık bir acının annatımı o anı yaşattı
okuduğumda şeyit annelerine ve ailelerine
allahtan sabır diliyorüm
ne diyebilirim ki
yüreğine sağlık.....
acıyı hissettirdin damarlarıma kadar...
şiirlerinde mükemmelliği yaşamak çok güzel
selam ve saygılar
Bu güzel şiire ilk yorumu yazmak ve ilk Tam Puanı vermek bana nasip olduğu için mutluyum.
Sevgili Kardeşim, Değerli kalem Sayın : Neriman Aras...
İçten gelen duyguların mısralara duygulu ve etkili bir şekilde aktarılması ile beğenerek ve saygı duyarak okuduğum Çok Güzel Bir şiir olmuş.
Kardeşimin sayfasına Başarılarının devamı dileği ile; Sevgi ve saygılarımı getirdim. Lütfen kabul buyurunuz.
Şiirdeki ustalığınıza Tekirdağ'dan takdirlerimi iletiyorum. Şiir Tam Puanı hak ediyor.
Şiir ve hayat yolunuzun açık ve engelsiz olmasını diliyorum.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Dr. İrfan Yılmaz. - TEKİRDAĞ.
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta