Gördüklerim; …
Yaş toprağın ağırlığı altında ezilen yumuşak dokusu üzerinde yükselen çıplak zayıf yapılı bir ağaçtı o. Belli ki kış gelmiş, gece yağmuru konuk etmişti bekçiliğini yaptığı evinde. Yalnızdı; arasıra ziyaretine gelen yolunu kaybetmiş saka kuşları dışında kimsesi yoktu. Güçsüzdü bedeni eğilmişti yana doğru, ona kalsa bırakıverecekti kendini ama o kökleri; yerin taa derinliklerinde bile hayatta kalmış geçmişinin diri kökleri salıvermiyordu onu. Dışarıdan bakınca çok biçare görünüyordu.Kabuğu yer yer soyulmuş bütün yaprakları onu terk etmişti. 'Evet, dedi kendi kendine, Hatırlıyorum o günleri, o kara mevsimi. Sonbahar diyorlardı adına, yemyeşil yaprakları tek tekYaş toprağın ağırlığı altında ezilen yumuşak dokusu üzerinde yükselen çıplak zayıf yapılı bir ağaçtı o. Belli ki kış gelmiş, gece yağmuru konuk etmişti bekçiliğini yaptığı evinde. Yalnızdı; arasıra ziyaretine gelen yolunu kaybetmiş saka kuşları dışında kimsesi yoktu. Güçsüzdü bedeni eğilmişti yana doğru, ona kalsa bırakıverecekti kendini ama o kökleri; yerin taa derinliklerinde bile hayatta kalmış geçmişinin diri kökleri salıvermiyordu onu. Dışarıdan bakınca çok biçare görünüyordu.Kabuğu yer yer soyulmuş bütün yaprakları onu terk etmişti. 'Evet, dedi kendi kendine, Hatırlıyorum o günleri, o kara mevsimi. Sonbahar diyorlardı adına, yemyeşil yaprakları teker teker solmaya başlamış, rüzgarın söylediği aşk şarkıları acı veren küfürlere dönmüştü. Anlamıyordu nedenini, işte diyordu; 'Su istiyorsanız yağıyor yağmur! ' işte diyordu 'Güneş yine görünüyor! Belki eskisi gibi sıcak bir tebessümle bakmıyor ama bakıyor işte! ..' Hem güneş olmasa bile onun yanan yüreği vardı, sevgisiyle onları ısıtırdı; neden terk ediyordu yaprakları, neden hüznün sarı çiçekleri gibi soluyorlardı ve bir zamanlar gülen yüzlerini donuk bakışlarla örtüyorlardı..? ! Anlamıyordu onları. Anlamak istemiyordu.Rüzgar her estiğinde güçlü sandığı bedeninin acizliğini daha çok hissediyordu. Tutmak bırakmamak istiyordu, güzelliğinin yaşadığının ispatı yapraklarını. Ama yapamadı. Tüm sevdikleri tek tek onu terk ediyordu. Yalnızdı.
28.12.2003
Geceydi şimdi bulutlu göğün arkasından hayal meyal gözüken ayın hilal haline takıldı bakışları, düşündü. Ay hilaldi, yarımaydı, dolunaydı ama görmüştü ki birgün yine hilal olacaktı. Kendini dinledi sonra bu hissettiklerini daha önce yaşamış mıydı? Sanki tanıdık gelmişti bu acılar... Belki daha azına sahip olmuş olduğu için şu andaki kadar yaprak terk etmemişti onu ama yinede gitmişlerdi. Tebessüm etti. Ay haklıydı ve her gece ona bu gerçeği anlatıyordu ama o bile güneş olmadan karanlıktaydı. Evet güneşte her şafak sökümüyle ona merhaba diyor ve akşam olup uyku vakti geldiğinde üzerine ışıltılı atlas yorganın örtüp uyuyordu. 'Bahar', dedi. Bir bahar daha vardı! ? İlkbahar... Ahhh! dedi. Yanan yüreğini içine çekti. Herşeye rağmen eskisi kadar sıcak olmasa da onu terk etmeyen rüzgarın omuzuna yaslanarak doğruldu. Ama o kadar hafif bir hareketti ki bu daimi dostu ve sırdaşı toprak bile bunu fark edemedi. Dikti bakışlarını semaya. Ve orada gördüğü birşey yıllardır yapmayı unuttuğu birşeyi oluduğunu haykırıyordu ona. Evet, yıldızları görmüştü etrafa saçılmış karanlığa hayat veriyorlardı. 'Peki ya ben kime hayat verdim! ? ', diye söylendi kendi kendine. Hep ben, hep ben diye kendi kendine acımıştı. Ve işte hazin son; yalnız, hastalıklı; genç ama ihtiyar bir tarla bekçisiydi.
Yazın tarlayı sürüp sonrada gölgesinde dinlenen o insanlarda yoktu. Ne güzel yaratıklardı onlar bazen şarkı söylerlerdi ama söylemek için rüzgara ihtiyaç duymazlardı.Hele birde birkaçı biraraya geldiklerinde onları dinlemeye doyum olmuyordu. Nereden buluyorlardı konuşacak bunca şeyi? !
solmaya başlamış, rüzgarın söylediği aşk şarkıları acı veren küfürlere dönmüştü. Anlamıyordu nedenini, işte diyordu; 'Su istiyorsanız yağıyor yağmur! ' işte diyordu 'Güneş yine görünüyor! Belki eskisi gibi sıcak bir tebessümle bakmıyor ama bakıyor işte! ..' Hem güneş olmasa bile onun yanan yüreği vardı, sevgisiyle onları ısıtırdı; neden terk ediyordu yaprakları, neden hüznün sarı çiçekleri gibi soluyorlardı ve bir zamanlar gülen yüzlerini donuk bakışlarla örtüyorlardı..? ! Anlamıyordu onları. Anlamak istemiyordu.Rüzgar her estiğinde güçlü sandığı bedeninin acizliğini daha çok hissediyordu. Tutmak bırakmamak istiyordu, güzelliğinin yaşadığının ispatı yapraklarını. Ama yapamadı. Tüm sevdikleri tek tek onu terk ediyordu. Yalnızdı.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta