Lise mezuniyetimden sonra; geçici olarak çalıştığım işin dışında, sağlam bir iş ararken; eleman arayan bir Banka’ya iş başvurusu yapmıştım. 12 Eylül 1980 sabahı son birkaç evrak götüreceğim ve o gün, işe başlayacağım gün idi. Fakat, sabah uyandığımda öğrendim ki; sokağa çıkma yasağı var ve Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuş. Gördüğüm bu ilk darbeydi. Son olması temennimdir. Ama bazen gerçekten zorunlu olabiliyor. Mesela; Vatan, bölünme tehdidi altındaysa; ben kendi adıma, darbeye bile razı olurum.
O günleri görenlerin bildiği gibi; o dönem cezaevleri dolmuştu ve mahkemelerin detaylı inceleme yapmasına, sağlıklı kararlar almasına, imkan vermeyecek miktarda; dava oluşmuştu. Suçlu, suçsuz bir çok genç, belki de sırf ideolojisinin veya fikirlerini bir şekilde dile getirmenin cezasına çarptırılarak; kimileri asılmış, kimileri de yıllarca mahkumiyet cezası almıştı. Fikir özgürlüğü yoktu ve dile getirmek maalesef suçtu. Bu yüzden bir çoğu yıllarca cezaevinde kaldı.
Hayatımda gördüğüm, işte bu ilk darbe sonrasında; maalesef babamın tercihiyle, asıl çalışmak istediğim işyerine değil, onun da çalışmakta olduğu, askeri bir kurumda işe başladım.
Yani, 1980 darbesi; sadece yaşamımda gördüğüm ilk darbe olarak değil, diğer aile fertlerini de; çeşitli şekillerde etkilediği için, aynı zamanda; yaşamımızı tamamıyla şekillendiren bir olay olarak, hafızama kazındı. İşte bu günlerde; o günleri tekrar hatırladım ve bir şiir yazdım kendimce.. Belki; hiç unutmamak için veya böyle önemli bir tarihin, hayatımda bıraktığı izlerini kitabımda saklamak için.. Hatıraları ve yaşanmışlığın izlerini, yok etmenin mümkün olmadığını zaten biliyoruz.. Ama işte yine öylesine….
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta