Belki Anka kuşunun kanadında gelmedik,
'Gak' deyince et 'guk' deyince su vermedik belki...
Başını ezemedik devlerin.
Peri padişahının kızıyla, Kırk gün kırk gece düğün yapamadık.
YİNE DE; EN DERİN OKYANUSLARIN
EN KUVVETLİ ANAFORLARINCA
EN DİBE ÇEKİLİRKEN DAHİ
EN TEPEYE ÇIKACAĞIMIZDAN ASLA ŞÜPHE ETMEDİK.
Yankı vadisindeki sessizliğimizi kalbimizin ritmini
'yar' diye haykıran dağlar bozdu.
Çağıltısı değişti derelerin.
İsmini her daim anar oldu.
Övgüler yağdırdılar Promete'ye de,
çaldığı ateş çok canlar yakar oldu.
YORGUN FORSALARLA RÜZGÂRSIZ DENİZE YELKEN AÇTIK.
TEVEKKÜL'Ü UNUTTUKDA HER ŞEYİ YARADAN'A BIRAKTIK.
Gün gelecek açacak güller,
Mevsimlere bakmadan, toprağa ram olmadan açacak.
Gönülsüz günlerin antipatisi, yeşeren çimlerde kapanacak.
Kızgın çöllerde gezen, çıplak ayakların yangını
kazanılmış zaferin coşkusuyla ferahlayacak.
Gökten düşen üç elma o gün sahibini bulacak.
Kayıt Tarihi : 10.8.2014 13:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!