Sulugöz bir insandım ben olur olmadık şeyleri kendime dert edip ağlardım hep. Gözyaşlarımı boşuna tüketmişim. Şimdilerde ağlanacak o kadar şey varken gözümden tek damla yaş sızmıyor. Büyüdükçe öğrendik; ne olursa olsun dik durabilmeyi, gözden bir damla yaş düşmeden de ağlanabileceğini... Ondandır bu uykusuz gecelerimiz, gece yarılarına hatta sabahın körüne kadar kırpmadan tavanı izlemelerimiz, yorgun düşüp kendini uykuya teslim eden gözlerimiz yok artık.
Haa bide; ya gönül yorgunluğu derseniz; ''keşke göz yorgunluğu gibi o da kapayabilseydi uykuya gözlerini''
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim