Seher vakti mahmur gözle dostu seyran eyledim
Tatlı dille hodendişi dosta hayran eyledim
Namütenahi şakiri başıma tac eyledim
Bedendeki şol fakiri ruhta intac eyledim
Sarıldım müsbet ilme nefse huruc eyledim
Latif ruhu hor bedene mahir sarrac eyledim
Şiddet ile gürleyeni kalb ile tan eyledim
Sükut ile dinleyeni gönle sultan eyledim
Güzel sözün sultanını hayırla yad eyledim
Yüreğimdeki gurbete sessiz feryad eyledim
Letafetli ol söz ile gönlümü şad eyledim
Her Asrın Işığı'yla bendeyi irşad eyledim
Kayıt Tarihi : 31.12.2008 16:06:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Gürhan Kurukaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/12/31/gonul-teli-3.jpg)
Gönlünüzün bütün güzellikleri şiire yansımış. Gönlün teline yaman dokunmuşsunuz.
Beğenerek ve gıpta ile okudum bu güzel paylaşımı. Tebrikler.
Büyüklerimiz: “Okuduğunuz bir yazı, bir şiir veya bir kitap sizi bilmediğiniz kelimelerle karşılaştırmıyorsa, size bilmediğiniz şeyleri öğretmiyorsa o yazıyı okumanız boşunadır.” buyurmuşlar. İftiharla görüyorum ki bu şiir, sadece sanat değeri yüksek bir manzume değil aynı zamanda hikmetli bir ders niteliğindedir.
Bu şiir; (8+7) durak ve hecesiyle divanî’ yi, kafiyelenişi ve beyitlerin kendi aralarındaki uyumu ile mesnevi’yi, konusu itibariyle gazel’i bir arada sunuyor.
***
Seher vakti, yarım uykulu bir gözle dostu seyr eyledim/ Tatlı dille, güler yüzle sadece kendi için endişe eden hod-endiş’i dost (lar)a hayran eyledim.
Nihayetsiz şükredeni, başıma taç eyledim. Beden halindeki şu fakiri ruhta meydana getirdim.
Sarıldım müsbet il(i)me, nefse isyan eyledim. (Muhakkak ki nefis, kötülüğü emredicidir. Yusuf:53) ((Nefsini bilen, Rabbini bilir. Hadis veya Kelâm-ı Kibar) Cisimle alâkası olmayan o güzel ruhu; hor, hakir, kıymetsiz ve ehemmiyetsiz cismime maharetli bir saraç (serrac) eyledim.
Nefsine uyarak hiddetlenip bağırıp çağıranı kalbimden ayıpladım. Sükût ile dinleyeni, ilim ve sohbet meclisinin hukukuna riayet edeni gönlüme sultan eyledim. (Zira buyurulmuş: Vardım ilim meclisine eyledim talep/ İlim gerilerde kaldı illâ edep, illâ edep.)
Güzel söz söyleyen, sözleriyle gönüller kazanan, sevdiren/ benimseten söz sultanlarını hayırla andım. Bu evsaftan uzak gönlümdeki ayrılıklara hıçkırıklarla ağladım.
Beş duyunun ötesinde, latif, şeffaf, gözle görülemeyen hislerle söylenmiş o (bir) sözle gönlümü şad eyledim. Her Asrın Işığı’yla ( Burada Her Asrın Işığı; her asırda Hakk’ı batıldan ayıran, hidayet rehberi Kur’an-ı Kerim olabilir. Hz.Peygamber (sav) olabilir. Her asırda din’i asrın idrakine göre açıklayan bir yenileyici / bir müceddid olabilir. Gerçek kasdedileni sözün sahibi /şair bilir) bu köleyi gafletten uyandırıp hidayet yoluna çıkardım. Burada Her Asrın Işığı’nın mürşid (irşad edici) olduğu anlaşılıyor.
***
Şiirin güzelliği ile hissettiklerimi paylaşmak istedim. Şiirin zahirine baktık, idrakimiz kadar anladık. Batın anlamını ehline bıraktık.
Tekrar tebrikler ve teşekkürler Sayın Kurukaya.
TÜM YORUMLAR (2)