Gönül ile Aklın Felsefi Haspihali

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Gönül ile Aklın Felsefi Haspihali

-Gönül:
-İç çocuğun hep yalnızlığın ambarında.Tokluk aklın himayesinde. Doymak için sevmek lazım, sevmek için aşka büyümek gerek
Akıl:
-Aşk diye bir şey aşk mı. Aşk, aslında içsel açlığımızı doyurma eylemedir.
İçimizde aç kalan hisler, hazlar, ilgiler, algılar, özençler, magma gibi durur.İçimizi ısıtır ve buzullara gidip kendimizi bulmak, içimizi tatmin etme uğraşıdır.
-Aşk karşı cinsin buzullarına magmai sıcaklığınla gitme yolculuğudur.
İç sesin frekansında çalınır, yüreğin diplerinde kuytularını serer, istençlik açlık sınırına gelir.Ve seni tümleyen karşı cinsin denizinde bulursun.Yüzme bilmeden. Herkes kendi içinde büyütüp, şekillendirdiği, dahası iç çocuğunun kafamızda şekillendirdiği özel tipe yöneliştir.
-İç içe denklemlerin çözümüdür karşılıklı aşkların başlangıcı.
*Yani ruhun güzelliğinde güzellikleri istemek için oynadığımız duyusal oyunlar, oynaşışlardır.
-Aşkın kapısı, güven, ilgi, sıcak bir karakterin duruşundan süzülen içsel gerçeklerdir.
-Büyük ruhlar ve büyük aşklara cephe açmış, aklı geride bırakıp tamamen duygunun yoldaşlığında sürmüştür.Mecnun ,Ferhat, Leyla, Romeo gibi.
-Bu yüzden tanımsız,anlatılmaz, herhangi asıl işlemle çözülemeyen en tatlı,en güzel, en sıcak, en istendik, en ulaşılmazla en derin acı, haz, sızı, yalpalanış,kaybediş, gibi derin duyguların karışımıdır.
-Aşkın en uç tepesi ayrılıktır.
Gönül:
-Ben fermansız sultanların yürek devletiyim. Kural tanımazlığın iç depremiyim. Mantığı devre dışı bırakılışın adılıyım.
Akıl:
-İçimizde aç kalan hazları emzirme, büyütme, yaşama, algısıdır. Dahası içsel hazların zehirlenmesidir.Panzehir olarak karşı cinsin his, ilgi, sıcaklık gibi özel duyulardan asıl olan hazın son doruğu sekse odaklanıştır.
-Neden sarılırız? Aşk aslında tümden haz meselesidir. Başkasını istemenin temelinde hazlar var.Sarılışlar, öpüşler, sevişmelerin renkli fotoğrafı değil mi ki aşkın.

-Neden ele ele dolaşırız?
-Neden şımarır, öpüşür,sonra en son tensel oyunların yatağında kendimizden geçeriz.
-İşte bütün bu sorgulayıştan yola çıkarak aşkın aslında içsel bir hastalık olduğunu bunun karşı cinsel tele transla tedavisi gibi bir şeydir.
Gönül:
-Aşka, paralel olarak Neden ağlarız.
Akıl:
“Temel gözyaşı göz küresini yağlıyor ve onu kayganlaştırıyor. Bu gözyaşları bir günde sürekli olarak yaklaşık 300 ml üretiliyor. Refleks gözyaşları ise fiziksel veya kimyasal uyarana karşı tepki olarak üretiliyor ve tahriş eden nesneleri gözyaşlarıyla uzaklaştırıyor. Üçüncü tür gözyaşı ise duygularımızın yoğunluğuna bağlı olarak oluşuyor. Bu beyinde bulunan ve gözyaşı bezlerine nörotransmiter gönderen kraniyal siniri harekete geçiriyor ve aynı zamanda gözyaşının akışını artırmak için hazır bulunan yüzdeki kan basıncını artırıyor. Duygusal gözyaşları yüksek seviyede manganez ve prolaktin (normalde insanlarda süt üretmek için mamal bezleri harekete geçiren) hormonu içeriyor. Ağlamak bizi içimizdeki endişelerden uzaklaştırıyor. Ağladıktan sonra ferahlar, içimizdeki kargaşayı akışına bırakır ve dikkatimizi zihinden uzaklaştırıp fiziksel olana odaklarız.”
Gönül:
-Aşıklar neden ağlar ki?
Akıl:
- Ağlamak içsel bir dökülüşün su resmidir.
İçteki sıkıntıları dışa pazarlamaktır.Bir nevi özel dertten kurtulma algısıdır.
-Sevgiliye naz,sitem,acı,yeniden bağlanış için yapılan istemdışı hormonel süreçtir.
Pişmanlığını,acısını,onu ne kadar sevdiğinin duyurusudur.

Kaybedilenlere karşı istem dışı sunulan ağıttır.

Gönül:
-Neden kadınlar daha çok ağlar.

Akıl:
- Vücudumuzun duygusal ya da fiziksel durumuna göre zehirli olabilecek hormonlardan kurtulması için ağlarız ve ağlama ihtiyacı duyarız.Kadın,duyusal dünyanın merkezindedir.
-Hislerin tanrıçasıdır kadın. Dugusal arınmayı çok yaşadığında ve sürekli vücudun bütün hormonlarına yansıttığından bir nevi içsel arınışdır.
Parasempatetik sinir sistemimizin, sempatetik sinir sisteminin acıya, kaçışa, kavgaya, krizlere hatta yoğun bir sevince verdiği tepkiyi yönetmesinin etkisini azaltmakta kullandığımız bir yöntemdir. Bu yöntemin kadında çok yoğunlaşmasının nedeni.Kadın,her şeyi içinde pazarlar.Erkek dışarıdan gelen duygu trafiğini beyninde bitiri.İç dünyasına çoğu kez göndermez. Beyinde bittiği için kan ve diğer iç organlarımızı etkileyecek kadar yoğun bir hormonel akış ya da zehirlenme yaratmaz.
-Gönül:
-Şirinlik, sevgi,ilgi, şefkat, güven, iç huzuru tümleyen bütün olgular bende. Ki dünyada aklı ziyanda bırakan şeylerin çoğu benim atlasımdan yansımıştır.
-Tac Mahal,Babil’in Asmaları,Kızkulesi gibi saymaya gerek duymadığım yapıtlar aklın değil, aşkın, gönlün harikalarıdır.
Akıl:
-Evet, aşkın da harikaları var.İçimizdeki en büyük eylem nefistir.Aşk nefsin en büyük çocuğudur.Hep büyük, hep önde, hep yanılgı da olsa.Bizi içsel akışlara, yolculuklara taşır.
Şunu unutma ki insan olmanın en büyük gerçeği akıldı. Sen aşkın harikalardan bahsettin.
-Aklın bulduğu, geliştirdikleri hangi kitaba sığar ki.
-Aşkın ilk anı mantığa,akla yatkındır; ancak sonra tamamen gönlün himayesindedir.

-Her zaman yaşamak istediğimiz nefsi, hazsal, özsel akışın başlangıcı, ortası ve sonu ve sonsuzluğudur aslında aşk.

“Her sabah her sabah suya giderken, yar yolunda toprak olsam, toz olsam” (Âşık Veysel)
“ Gözünün değdiği yere gül düşer” (Necip Fazıl)

Seni sevmek yaşamaktır,gerisi sürükleyiştir.” Fenelon
Yüzlerce örnekle çoğaltabiliriz bu içsel arayış aforizmaları.
Aşk vizesini sezginin, duyunun sırrından alır.Naifliği, inceliği, romantizmi,içsel güzellikleri aşk erkeğe öğretmiştir.
-Çünkü seven erkek aşkıyla özdeş paydaşlardadır artık.Benzeşimleri aynıdır.
Onu mutlu etme uğraşındadır.Ve artık seven erkek sevdiğinin benzer ilgilerinde ezberlerini yutarak, yaşayarak bitirir.
Aşkın sonsuz derinliği elbette bitmez; ama aşk demek dünyanın en yüce ve en sonsuz eylemi dersek gönlü yanıltmayız; ama aklı yanıltırız.
Akla göre aşk bir çeşit iç yemektir.İç açlık için gereklidir.Fazla toksini olduğu için aşırısı akla ziyandır.
Çünkü n derin ve en yüce değerlerin değinisidir.Dahası nefsin teslim olduğu büyük iç savaştır.Varoluşumuzun en güzel örneklemidir.
-Yaşamın bütün renkleri bizim içindir.Asıl olan aslını, özümseyerek, abartmadan, isteyerek, yaşamaktır.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 9.8.2011 14:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan