GÖNÜL GÜNEŞİ
Nasıl yaşadığını bilir misin sarayında gönlümün.
Etrafımı seninle çevirdim ağaç gibi.
Ruhumda seni taşırım her an taç gibi.
İnan her an seni arar gönlüm ilaç gibi.
Sanma ki uzakta yaşarsın benden.
Bir an bile ayrı değildir gönlüm senden.
Mıknatıs gibi sanki çektin beni sana.
Boğulmak istesem girdabında boğulurum.
Aklımı kaybetsem, bilirim ki sende bulurum.
Nuh’un gemisine sığınırcasına sığındım sana.
İbrahim’in ateşi gibi yandım sana.
Ve seninle döndü gül bahçesine inan ki ruhum.
Sensin ey gönül güneşim, benim onurum..
Bilir misin yaşadığını başka bir yerde.
Haberin bile yokken nefes aldığını.
Veya her iki nefeste bir nefesin sana fedasını.
Adın anılınca bir gönlün titrediğini.
Adın anılmasa adının yazıldığını,
Yazılan adının her okunuşundaki mutluluğu,
Bilir misin can?
Bilmezsen bil ki sen sessiz sessin.
Bilmezsen bil ki sen alınan nefessin.
Bilmezsen bil ki,
Sen bu gönül sarayına layıksın,
Bu gönül sarayı sana..
Sensiz geçti benim nice senem.
Kurumuştu gözlerim, kalmamıştı nem.
Seninle kuruyan filizler yeşerdi işte.
Sen varsın, yürüdüğüm yolda, yaptığım işte.
Yeniden tezyin edilmekte gönül sarayım.
Yemenden kahvem geldi, Rize’den çayım.
Sarayın etrafını çevirdi gülle bağlar..
Küskünlüğünü bozdu da yeşerdi dağlar.
Kuruyan dereler bile akmakta artık.
Kör gözler bile etrafa bakmakta artık.
Bilmezsen bil ki değişti seninle her şey.
Bilmezsen bil ki sen sessiz sessin.
Bilmezsen bil ki sen alınan nefessin.
Bilmezsen bil ki,
Sen bu gönül sarayına layıksın,
Bu gönül sarayı sana..
Mustafa EROL
Mustafa ErolKayıt Tarihi : 20.2.2014 00:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!