Gönül Gözümden Taksim

Gülsemen Yıldırım
24

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Gönül Gözümden Taksim

Uykuya küs olduğum gecelerin yorgun sabahlarından biri olmalıyken, Taksim'e gidecek olmanın heyecanıyla mıdır nedir, pek keyifli uyanıyorum bu sabah. Az uykuya kanaat getiren bedenimin tevekkülüne ve gücüne gülümsüyorum. Henüz 06.00’yı gösteriyor saat. Sabahın olabildiğince en erken saatlerini seçiyorum uzun uzun yürüyüşler için. Bir türlü uykusundan kendini sıyıramayıp bu muhteşem anı yakalayamayanlara, sükuneti bozmadıkları için, içten içe teşekkür ediyorum.

Baharatlı çiçeklerinin kokusunu içime doldurduğum ağaçlıklı parkur boyunca, kuşların cıvıltılarıyla tempo tutturuyorum. Hafif çiseliyen yağmur kokuyu daha güçlü hissettiriyor sanki. Nefes almak ne güzel… Şükrediyorum...

92T. Bulunduğum yerden beni alıp İstiklal Caddesi’yle buluşturan otobüs. Bu güzergahta çoğunlukla trafik yoğunluğu yaşanmasına rağmen okuduğum kitapla halvette olduğum sürece, ben bu yoğunluğu hiç umursamıyorum. Diğer yolcuların bezginliğine karşın, Ahmet Ümit’in satırları arasında kaybolmuş, kılıç kuşanmış asker gibi, hazırlıklıyım trafiğe…

Birbirine baskın olmaya çalışan arsız çiçek kokuları, Taksim’in meşhur çiçekçiler durağına geldiğimizi farkettiriyor. Bu koku başka bir dünyaya geçişin bir nevi ilk sinyali. Yeni bir yaşam bu çiçekçinin önünde başlıyor sanki. Sırtımdaki kefeye doldurduğum, bedenime basınç yapan, hayatın bütün olumsuzluklarını, ağırlıklarını çiçekçilere ödünç bırakıyorum. Şimdilerde dokusunu değiştirmek için alınan kararlardan bihaber, misafirliğime şölen tadında karşılama hissi veren sokak çalgıcılarıyla yine çok mutlu,yine capcanlı Taksim. İstanbul’u sevmemin öncelikli nedenlerinden biri burası… Zaten ayak basar basmaz her türlü sanatla iç içe olmanızı sağlayabilen, buram buram sanat ve kültür kokan bilmem kaç yıllık düzene, yeni düzenler getirmeye çalışanlara bu defa küfrederek… yürümeye başlıyorum İstiklal Caddesi'nde.

Her defasında yeni keşfediyormuşcasına hayranlıkla seyrettiğim büyük, eski fakat sapasağlam taş binaların mimarisi bir kez daha başımı döndürüyor. “Bu gün ne yapsam” sıkıntısını ortadan kaldıracak kadar zengin kitapçıları, galerileri, barları, balık pazarı, çiçek pasajı, alişveriş merkezleriyle dopdolu. “Bu gün çok yalnız hissediyorum” duygusunu unutturacak kadar, kaynağının bereketine her defasında şaştığım insan akını…

Meydan’dan Tünel’e doğru çalgılı cümbüşlü inişimi, binlerce resme konu olan tarihi tramvayın cıngıl cıngıl sesi karşılıyor. Yol boyunca sanat adına gündemde ne varsa haberdar olmak üzere algılarımın hepsi açık. Büyük Parmakkapı girişindeki büfeden yaldızlı kağıda sarılı -tercihen fındıklı -Beyoğlu çikolatısından almalı ki Tünel’e inişin keyfi tamam olsun. En az beş tanıdık yüzle selamlaşıp hasb-ı hal ediyorum. Birkaç kitapçıya dalıp evdeki okunacakları bitirdiğimde alacağım kitapları mimliyorum. Galatasaray Lisesi’nin ara sokağından dalıp Cezayir sokağa doğru ilerliyorum. Beyoğlu’nun yokuşlarının en dik, en otantik örneklerinden biri. Oraya her gidişimde yokuşun başında birkaç dakika takılı kalıp, rengarenk dizayn edilmiş mekanları hayranlıkla içime sindiriyorum. Kahveyle aramızda tükenmek bilmeyen aşkı sereserpe yaşayabildiğimiz, en özel mekan burası benim için.

Olmazsa olmazlarımdan biri deTaksim meydanı girişindeki Simit Sarayının terasında içtiğim günü bitirme çayları. Orayı ayrıcalıklı kılan, çayın nefasetinden çok, Taksim Meydanı’nın tamamının kuş bakışı görülebiliyor olması. İş için Taksim’e gittiğim zamanlarda iki arada ziyaret etmeyi ihmal etmediğim - böyle tam Taksim günü yaptığımda ise hatırı sayılır bir zaman ayırdığım - huzur bulduğum teras katı. Ruhumun dört mevsimini; sisli, puslu, gri, beyaz, aydınlık, karanlık iklimlerinin hepsini yaşadığım yer… Bu kez, kalemini çok sevdiğim isimsiz bir şairin düzenlemem için bana emanet ettiği şiirlerinin kopyalarını çıkarıyorum çantamdan. Ben onu baskıya hazırlarken, o ördüğü duvarın arkasında kaybolduğundan, varlığından haberdar olamadığı taslağnın rastgele bır sayfasını açıyorum. …...bana ise en çok sen gerek... dizeleriyle son bulan huzura susamışlığını anlatan şiiri denk geliyor. Tüm kalbimle aradığı huzuru bulabilmesini diliyorum…

Tayinleri nedeniyle yıllarca il il dolaşan babama, en son tercihini İstanbul’dan yana yaptığı için duyduğum sevgi ve minnetle, ömrümün sonuna kadar burada soluk almayı dileyerek… çiçekçiye bıraktığım, biraz hafifletmeyi başardığım emanet küfeye, mis kokulu bir demet ilavesiyle, artık dönüyorum…

Gülsemen Yıldırım
Kayıt Tarihi : 21.9.2012 17:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Veysel Taş
    Veysel Taş

    Güzel bir içtnlikle yazılmış;İstiklal ve taksim sevdası. Şiir tadında,vurgu ve imgeleri cuk oturmuş...92/Sık kullandığım,Merterden geçer.Kaleme bilince saygıyla.

    Cevap Yaz
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan

    içtenliğinize elinize güzel duygularınıza sağlık tam puan diyorum İstanbul a sevdalı yüreğe. kolay gelsin yazan kaleme.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Gülsemen Yıldırım