GÖNÜL Budur Sorana
Yıl 962 olsada bende
Gönül bu durmaz asla yerinde
Takılıp bir uç motifle al yemeniye
Ver elin derse yetmez ki ülke
Kaz dağında bir garip sarı kız
Bazen meryemin kucağında
Baktığım her insanda Tanrı’yı görüyorum
Diyen Rahibe Teressa
Bazen de bolu dağlarında
Şehriyar sözüne uyan köroğlu ayvaz aşığı
Olmaz demeyin avşar elinde
Arap atlar yakın edince ırağı
Dadaloğlu’na sararım sümbül örgü altın saçımı
Bazen deli bazen usta
Anmadan geçemem sevdalım Pir Sultan Abdal’ı
Olurken Veysel’in Toprağında dalaşı
Sıralarım karacaoğlan kaygusuz abdal’ı
Yürürken yane yane ne akıllı ne divane
Yüreğinde olurum Yunus Emre’nin bir yare
Durulup kendim bilende
Taptuk sofrasında bana muhabbet denende
Biter sözüm ateşim söner
Gönül et kemik kalır bîçare
Bu garip dilden son söz gelir
'Mevlana Hüdavendigar bize nazar kılalı
Onun görklü nazar_ı gönlümüz aynasıdır.'
*********Kiraz Çiçeği*********
Gönül Ersin
Sevgi yüklü Saygılarımla...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!