GÖNÜL DOSTLARI
Akşam çöktüğünde yine aydınlıktı yüreklerimiz. Neydi güneşi batırmayan tarafımız.Evet kinden ve nefretten gam sanarak dağlar kurmamıştık ondan dolayıdır ki güneşin batmadığı bir imparatorluğun senbolüydü yüreklerimiz, sevgilerimiz, saygılarımız...
Her gün vakitli vakitsiz halkalar giriyordu dostluk zincirimize bahtiyardık bir arada o yerde işte bu dedim hayatı yudum yudum içmiş hatmederek anlıyarak düşünen insanların etrafında sözlerin içinde söz verdı beyinlerimize deydiği zaman deprem etkisi yapan düştüğümüz boşlukta bizi ayağa kaldıran ve çekip çıkaran hayatla yüzleştiren hayatın zehirlerini düşünce filtresinden geçirip bizi önce beynimizden ta yüreğimize kadar rahatlatan saygı ve sevgi duruşuyla güzel örnek sergileyen büyüklerimizle beraber bir ortamda olmaktan hayatın en güzel lezzetini tatmış olduk. Her düşünce aslında ayrı bir pencere açısı gibidir.Hayat bir koridor gibi değilmi sadece o uzun koridorun herhangi bir penceresinde bizce doğru olan yere bir açıdan bakmak ne kadar doğrudur. Onun doğruluğunu ne kadar savunabiliriz. İnanmış da olabiliriz. Lakin koridorun diger pencerelrinden de o doğru sandığımız doğrularımızı başka bir açıdan görme imkanı sağlayan pencerelerden de gözlemleyip doğru olup olmadığını analiz etme sansına sahibiz.Pencere derken ben aslında pencereleri mecazi anlamda kullandım. Zira her pencere aslında bir insan her bir insan bir aynadır siz o aynalara baktığınız kadar kendinizi keşfetme ve görme şansına sahipsiniz.Mesele şu aslında ölmüş bir köpeğin kokan leşindense inci gibi dişlerini görmek daha elzemdir diye düşünüyorum.Hayatı hep kötü ve çirkin yanlarından bakmaktansa inadına insanlık vazifesi olarak ve bir insan olarak kibirden böbürlenmeden uzak kendi beynimizle ve yüreğimizle kendi derinlerimizde sığlığın hantallığına aldanmadan tenbeliktense güzelliğin disiplinine uyalım Ve dgönül dostları sevgiye bütün benliğimizle selam ve saygı duyalım.....
Hayrettin GÜVEN
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,