Ah deli gönül, ah biçare yürek,
sana bir hükmedebilseydim.
Yıllar nasıl geçti sevgiyi izleyerek,
geri dönüp te, yeniden başlayabilseydim.
Silinen izler, silinen belirtiler.
Baş üstüne denilipte,
baş üstünde kırılan bayat ekmekle..
Vebalinden kurtuldum diye düşünülen
unutulan, yerine getirilmeyen
yalan sözler, yalan yeminler.
Ah deli gönül, ah biçare yürek,
seni bir güldürebilseydim.
Sevdiğin gibi sevilerek,
yaşadığın günleri görebilseydim.
Aksayan birşeyler, kırılan hayaller.
Tam.., Gerçekleşiyor derken,
yiten giden..
Giderken,
çaresizlikle yumruklarımı sıkıp,
Tırnaklarımı avuçlarıma gömdüğüm..
Bin derin yara veren hayâller.
Ah masum gönül, ah mahzun yürek.
Sana hüznünü bir unutturabilseydim.
Özlediğin sevgiye erişerek,
kanatlandığını görebilseydim.
Hani özgürlüğün simgesi,
oysa tutsağın ta kendisi
Ev güvercinleri.
Balkonda kümeste beslenip uçurulan,
balkonda kümeste esir.
Oysa yaptıkları suç,
işledikleri günahtan eser.. Yok.
Yaradılışları gereği,
tutsaklığı dert etmeyen..
Çeşit çeşit renk renk ev güvercinleri.
Günde iki vakit havalandırmada göklere uçan,
sabah akşam çırptıkları kanattan..,
Yorgun ama sevinçli,
tutukevlerine dönen ev güvercinleri.
Kendimizi güvercin gibi özgür sansak.
Ama gerçekte tutsak.
Ve kendimizi..
Gönüllü tutsak olacağımız
Sevgi çemberine..,
İsteyerek kül olacağımız
aşk ateşine atıp... Yansak.
Kayıt Tarihi : 10.2.2008 01:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!