Dinleyen her zerreye bin bir hitâbım var benim,
Kâinât isminde hiçden bir kitâbım var benim!
Ya hitâbımdan okursun, yâ kitabımdan beni,
Yazdığım efsânede on altı bâbım var benim!
Hey’etimde müttefik mağrıbla maşrık, veçhe yok;
Kalbimi kırdın yüreğimi kor ettin.
Zulumkar oldun beni candan bezdirdin.
Ben seni sevdikce sen hep naz ettin.
Dost olamadık neden dostca biz ikimiz..
Aramadın bir kez olsun hatrım sormadın.
Devamını Oku
Zulumkar oldun beni candan bezdirdin.
Ben seni sevdikce sen hep naz ettin.
Dost olamadık neden dostca biz ikimiz..
Aramadın bir kez olsun hatrım sormadın.
Seyfi Orhon Bey'in aktardığı Neyzen anektodundaki ince Neyzen zekasına hayran olmamak kabil değil..bayıldım doğrusu..
Hoca birgün önce cenneti anlatırken,dilinin kemiğini,lafzın endazesini,cennetin topuzunu demek ki öyle kaçırmış ki Neyzen'e de boş kaleye vuruş yapmak kalmış..
güzel bir paylaşımdı Seyfi bey...
Meyve-i memnua’dan çekmiş bizim pîr-i mugân,
Neyzen’im, gönlümde bin bir küp şarâbım var benim!
Adem yasak meyveyi yemiş piri muğan da Ademdir, günah ondan bize mirastır
bin bir küp şarap - hem günah hem de dert anlamındadır..
İşte Neyzen dinsiz ve Allahsız değil içmesi de derdindendir
Allah rahmet eylesin, nur içinde yat şair
Neşvemiz bî-ibtidadır işvemiz bî-intihâ,
Böyle bir sâkiye candan intisâbım var benim!
bu beyit doğru tercüme olunmuş Orhan bey
Ademden gelmiş bu neşemiz ve sonsuzdur
Saki Ademdir biz de onun evlatlarıyız
Varlığımdan intihâsızlık terennüm eyliyen
Bezm-i hiçide adem adlı rebâbım var benim!
ikinci mısrada vezin bozulmuş, orijinalini bulmak lazım
hiçide değil hiçde olursa vezin doğru ama anlama geldiğimizde hiçi Sinan beyin dediği gibidirse
(Pis, kirli: Çamurla oynayan çocuk hiçi olur.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü)
vezin bozuluyor, 'hiç'tirse
'adlı' kelimesinden sonra bir kelimesi olmalı vezin gereği:
Bezm-i hiçde adem adlı bir rebâbım var benim (ya da tek heceli başka bir kelime olmalı)
kim ne arıyorsa sonuçta onu bulur Neyzen'in şiirinde...
Yahu Nurani kardeş kış çok çetin geçti, para deyu it kırktık, afedersin.İki yakamız biraraya gelmiyor.Enternetin parasını 2-3 gün geçirdik diye kesmişler bir kaç gündür doğru dürüst giremedik.Neyse ki çok şükür hallettik.
Gerçi Bolkarlı yeğenim şiiri günümüz Türkçe’sine uyarlamış ama, yine de tam diyecektim.Nurani kardeşim nerelerde gelse de şu şiiri bir şerh etse transa geçip, günün şiirini açtım ki döktürmüş yahu.
Efenim nasıl demişler öyle başa böyle kapak, böyle göze böyle çapak.Bu gibi şiirlerin hakkından Nurani kardeşim gelir evvelallah.Edebiyat düsturu üzre getirdiği izahatlar son derece yerinde.Ayrıca sadece Nurani bey değil, diğer arkadaşlardan da her ne kadar edebiyat düsturlarını gözetmeseler de, şiire ilişkin pek güzel izahatlar var. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Ben de karınca kararınca Neyzen’in bir ankedodunu aktarmak istiyorum.
Dr.Fahrettin Kerim Gökay 'içkinin zararları' konulu konferans vermektedir. Bir ara:
-Rakının her kadehi,hayatımızı bir saat kısaltır,der.
Dinleyiciler arasinda olan Neyzen yerinden firlayip bagırır:
-Eyvah,yandık!
-Hayrola?
-Hesap ettim,meger ben öleli tam kırk yıl olmus!!!
Saygı ve hörmetlerimle güzel uyu usta.
Hey’etimde müttefik mağrıbla maşrık, veçhe yok;
Gayr-i mer’î zerrede bin âftâbım var benim!
Hüsn-i mutlak bir yudumda kendini gayb eyledi,
Gönlümün humhanesinde böyle nâbım var benim!
heyet burda suret, görünüş anlamındadır
batıyla doğu suretimde birleşmiş, birbirinden farkı yok
Görünmeyen her zerrede yolunuzu aydınlatan güneşim var benim, bu güneş de ona yol gösteren kitabıdır
Gerçek güzellik bir yudumda kendini kaybetti- (Orhan beyden kopya) niçin kendi tarikatı dini var
nab - üzüm, Bektaşi tarikatına işaret olabilir,( Bektaşi üzümü)
Osman bey zaten herkes görüyor sizin ilk yazdığınızı
sorun esas itibarı ile .. güzellik kavramının göreli oluşun da... kimileri için hayli çirkin olan.. oldukça düşük ve pejmürde bir hayatın kapılarını.. kendince güzel görüp aralayan.. bir dost bir post yeter diyen.. bohemliğin dibine vuran.. şair yokmu.. tonla hem bissürü..
onların yaşadığı hayat bizi ne elakadar eder.. biz onların.. ortaya koyduğu şiirlere bakmalıyız.. ve güzellik şartlanmalarımız.. hangi yaftayı o şiire yapıştırmamızı emrediyorsa.. farzı misal.. büyük çoğunluğu ehli islam olan toplum isek ve şiirde.. inancamıza yakınlık arz eder kesişir doğrular var ise.. evet evet bu çok güzel diye iyi yaftasını yapıştırmada bahis görmemeli..
baktık ki bizim hayat anlayışımız dışına çıkıyor.. azami yararcılık anafikri ile.. o şiirin kötü olduğunu karar verebilmeliyiz.. ama sadece ve yalnız içerik yönü ile.. çünkü bu bir şiirin iyi yada kötü oluşu için yeterli sebeb değildir onun sadece içeriği kötüdür.. halbuğsem şiir içerik ile şekili harmanlama işi ise ve şair redif kolaycılığına kaçmıyor.. zengin uyak için çaba sarfetmiş.. aruzun incelikleri keşfetmiş.. söz öbekleri arası iyi akıcılık sağlıyabilmiş.. ise.. size muhteva sebeb yüzde elli çirkin fakat şekil yön yüzde elli güzel.. yine içeriği seven başka biri için yüzde yüz güzel olabilir.. oysa mod medyen yüzde yetmiş beşe ihtimal tanır bence.. ne isaya ne musaya.. evet evet gerçek şiir bu.. ben bugüne kadar.. daha muhteşemini görmemiş.. okumamıştım.. dedirtecek kadar olağanüstü olmasa bile.. bir çok şiire göre şekilce iyi bence.. alkışlıyorum kendisini.. yüreğine sağlık kalemi daim olsun.. başarısı devamını dilerim neyzen beyin..
Gözü güzel gönlü güzel bir insan,Üstad
Neyzen Tevfik bir gün Cami’de Hoca’nın vaazını dinler. Hoca cemaate herkesin dinin gereklerini yerine getirmesi gerektiğini, cennette herkese çok güzel huriler verileceğinden ve bu hurilerle ne yapmak isterlerse yapabileceklerini anlatır. Ertesi gün ki vaazda Neyzen Hocaya sorar:
Hocam cennet’te şarap olacak mı? diye.
Hoca bu soruya çok sinirlenir başlar neyzeni zındık, kafir, iblis gibi dini motiflerle haşlamaya ve sorar:
Bre zındık cenneti meyhane mi sandın?
Neyzen istifini bozmaz önceki günü hatırlatır:
E Hoca dün cenneti kerhane yaptın.
Neyzen Tevfiki - Azerbaycanın divan şairi Elağa Vahide benzettim. Şair eğri gördüğü dünyayı, dünyadaki haksızlıkları, haksızları unutmak için alkole vermiş kendini.1939 senesi repressiyası, şairlerin sürgüne gönderilmesi, öldürülmesi... başka sözle şairlerin dillerinden asılması devriydi... Bu yıllara denk gelmiş Vahidin yazması, yaratması. Ona zarar gelmesin diye hep içmiş alkolik gibi göstermiş kendini amma sözünü de demiş şiirleriyle
Gönlümün Meyhânesinden Hitap! - başlık açıyor şairin demek istediklerini zaten, neden içiyorum, okuyun anlayın işte
Dinleyen her zerreye bin bir hitâbım var benim,
Kâinât isminde hiçden bir kitâbım var benim!
Ya hitâbımdan okursun, yâ kitabımdan beni,
Yazdığım efsânede on altı bâbım var benim!
okuyalım bakalım ne demiş
'Dinleyen her zerre' yaratlanların eşrefi insandır, hitabsa Neyzenin yazdığı eserler, Kainat hiçten yaratan Allahım ve onu anlatan Kitabım var. Düşündüğünüz gibi Allahsız değilim... iyice araştırırsanız tanırsınız beni demiş...
'onaltı babım var' demiş, bab kelimesini burda kitap ve eserin bölümü anlamında kullanmış olabilir şair, eserlerinden haberim yok çünkü
bab 1.kapı
bab 2.kitap ve eserin bölünmüş olduğu hisseler, bölüm
bab 3. padişah ve hakimlerin kapısı
bab 4.mesele, mevzu
Babi Ali- Sultan Türkiyesinde merkezi hükumet
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta