15.01.1933 - 28.08.2016
Gönlüme düştüğün ânı bir dinle
Visâle erdiğim ândı seninle
Gözünde yanan o sihrî sevgiyi
Dinledim kalbinden enînlerinle
İnleyen bu kalbim diner sesinle
Hârlanır ciğerim lâv nefesinle
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
umutsuzluk zemininde açan sabahlarla uyanıyoruz güne...
kırgınız belki kardeşi kardeşe düşman eden talihimize...
ama umudumu besleyen nur kaynağını unutabilir mi sinesinde cayır cayır yangınları barındıranlar...
selam ve saygılarımla abim
Sevgili ağabeyim, muhterem insan Mustafa Benkli,
Üç kıtasına dünyayı sığdırdığınız Muhteşem şiirinizi okudum. Okuduktan sonra yorumlamadan önce düşündüm. İnsanı, var oluş sebebini, hayatın akışını, hayat içindeki güzellikleri acıları dostlukları ve ikiyüzlülükleri... İster istemez gözlerimin önünden çok şey aktı geçti.
Takdiri ilahi ile birbirine kısmet kılınmış iki tek hücrenin kaynaşması ile mucizevi bütünleşmenin tek hücresinden ilk kutup cismini atılarak ikiye bölünmeye başlandığı canlılığın ilk dizamizmi ve gelişimin başlangıç sürecindeki mana ve moleküler yapıya gizlenmiş, bilimin akıl almaz gelişimine rağmen bugün bile esrarı çözülemeyen cansız atom ve moleküllerden canlılık potansiyeline yüklenimin kusursuzluğu. .. ve Hayatla insanlarla bilim akıl ve sezgiyle hiçbir öğretinin kendisine verilmediği halde bu ilk nüvenin kususursuz gelişimi...
Zamanı geldiğinde dünyaya gelen ilk haykırışla ciğerlerine hava dolan masum günahsız korunmaya sevgi ve bakıma muhtaç kutsal emanet bir bebek. Yalan hile dolan entrika bilmez saf bir canlı. Saflık ve günahsızlıkta meleklere eş bu bebek hayatın acı yüzü ile karşılşatığında bir ömür kendisini bekleyen tehlikeler hastalıklar acı ve sevinçlerden habersiz.
Eğitim amacı taşımakla birlikte isteklerine ket vurulan yalanın ne olduğunu bilmezken kendisine söylenen ilk yalanlar. Olmayan korkular ile körpe dimağa sirayet eden ilk korkulardan ''Öcü geliyor!'' masalı... Ruhunda ilk açılan travmalar...
Biraz büyünce abilerinden ablalarından kimi zaman şefkat ve sevgi kimi zaman duyulan azar veye ilk dayakla karşılaşması.
Bilinmeyen bir hayata karşı verilen ilk mücadeleler. Anne ve babasının koruyucu kanatları altındaki çocuklar bir yere kadar şanslı ya anne veya babasını kaybetmiş cocuklar?
Ömür denen nehir... Tutulamayan akıcı güç. Kimlere ne mutluklar, kimlere ne acı sürprizler hazırlamıştır önceden bilinmez ki. Bu akıcı nehirin anaforunda insanoğlu nelerle karşılaşmıyor ki? Ne acılar çekilmiyor ki. Ne hayaller yıkılmıyor ki. Kimi insanların kalbinde bir ömür gizli kalmış sevda. Kimi insanların hak edemedikleri bir yaşantı tarzı.
Kader denir, şans denir, kısmet denir Ömür denen, insanın başlangıcının farkına varmadan akıcı, sürükleyici bu güçün farkına varıldığında ilk öğrenilen şey bu nehrin geriye doğru akmadığıdır. Onun için şiirlere bu yönüyle konu oldu:
Ömür denen nehir tutulur mu Dolunay?
Hasret denen zehir yutulur mu Dolunay?
...
Ve bu ömür denen nehirle tümleşik bir kavram zaman denen mevhum. Zaman denen zaptedilemez akıcı güç... Onun için şiirlere konu oldu:
ZAMAN
Sevdadır dedikleri: Güneş'ten kopan damla.
Zamanın ayazında, günü gelir sönermiş.
Gönülleri kavuran, aşk ateşi zamanla:
Kendisi anlamadan, söner küle dönermiş...
Öfke nefret ateşi, gün gelir söner derler,
Umut ışığı almaz, bir deryanın dibiyim.
Zamanla dargınlıklar dostluğa döner derler
Neden O 'nun gözünde, hâlâ düşman gibiyim?
Gözden ırak olanın, yeri birgün dolarmış,
İlk günkü gibi kaldı, sevgimin tek ezeli.
Hani en güzel olan, günü gelir solarmış:
Neden hâlâ kalbimde? En güzeller güzeli...
Mühürlenmiş yazgıya, bir kez vermedi aman.
Ben ardından koşarken, bir kere tutulmadı!
Madem ki sen çok şeyden daha güçlüydün zaman:
Kalbimde gizli sevda... Neden unutulmadı?
Ve bu zaman akıcılığında hızla eriyen yıllar. Hayatın ilk başlangıç yıllarında insanın ''Ah bir büyüsem!'' dediği dönemde ağır bir dişli çarkın gıcırtısında dönmeyen zaman niçin on sekizinden sonra rüzgara kanatlanır? İncanın avucundaki kar suyunun süzülüşü gibir akıp giden yıllara şiir yazılır:
KAYBOLAN YILLAR
Rüzgâr gibi geçtiniz, gençlik yıllarım.
Umutlarda kar gibi; paktınız yıllar.
Yaz yaşanmadan, kışa döndü baharım.
Sessizce ellerimden, aktınız yıllar.
Ayrılık rüzgârına, kattınız beni.
Umutsuz aşklara hep, attınız beni.
Ne kadar da kolayca, sattınız beni.
Çaresiz kalışıma, baktınız yıllar!
Bütün umutlar bağlı, ince bir ipte.
Geriye dönen oldu mu hiç gidip te...
Ayrılığı, hasreti, mızrak edip te:
Yüreğimin içine, çaktınız yıllar!
Dünya'yı dar ettiniz, kalmam bir yerde.
Biri bitmeden düştüm, başka bir derde.
Sevenlerim kalmadı, dostlarım ner'de?
Hepimizi birlikte yaktınız yıllar!
Yazgıma estirdiniz; bir hicran yeli.
Sevdamı anımsatıp; ettiniz deli.
Her hasret yılı için, beyaz bir teli:
Ağaran saçlarıma, taktınız yıllar!
Diye yazdım. Tutamadığım yıllara... Bilemedim acaba benden başka kimselerin de hissiyatına tercüman oldu mu... Kim bilir?
Sevgili ağabeyim GÖNLE DÜŞEN SES adlı şiiriniz çok derinlere daldırdı beni. Edebi ve sanat yönünden kusursuz şiirlerinize eleştiri veya yorum mahiyetinde bir kaç cümle de olsa bu manada bir not düşmediğimi biliyorsunuz. Buunun da sebebi sizin şiirlerinizi yorumlayabilecek sanat ve kütür olgunluğuna kalemimin henüz erişememiş olmasıdır.
Sizin şiirlerinizin yorum kısmına benim misafir oluşum her zaman sevgi saygı ve takdirlerimi belirtmek için olmuştur. Kendim ve benim gibi düşünenen diğer şair kardeşlerimle birlikte, hakkınızda kendi aramızda konuştuğumuş , fikir alışverişinde bulunmamız neticesinde yine sizin hakkınızdaki ortak düşünce ve kanaatlerimizdir.
Kendim ve o kardeşlerim adına ortak duygu ve düşüncelerimizin bir ifadesidir bu yazdıklarım.
Huzurunuzdan ayrırlılırken iztemeden ve fatkında olmadan abimi incitecek mahiyette bir cümlem olduysa affınıza sığınırım.
Bir kaç ay önce sizie gönderdiğim bir mesaj gözünüzden kaçmış olmalı. Ya da belirli bir süre antolojiye giriş yapamayan üyelere gönderilen mesajlar hiç açılıp okunmadığı takdirde sistem tarafından düzenli siliniyor. O mesajımda ilettiğim dileğimin gözünüzden kaçmaması için burada tekrarlıyorum:
Benim kurucusu bulunduğum Hecenin Yıldızları adlı bir grubumuz var. Siz sevgili ağabeyimi Hecenin Yıldızları grubuna davet ediyorum. Bilmiyorum belki de hiçbir gruba üye değilsinizdir. Eğer Hecenin Yıldızları grubumuza üyelik için başvurursanız en değerli hece şiiri ustalarının bu grupta toplanmakta olduklarına tanık olacaksınız ve grubumuzun sayın üyelerinin de sizin ilham veren sanat ve edebi yönden kusursuz şiirlerinizi bir kez daha okumak ve paylaşmak şansına kavuşacaklardır.
Her şeyin sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olması dileklerim ile hürmetle ellerinizden öperim.
Sevgi ve saygılarımla Tekirdağ'dan ilk Tam Puanı gönderiyoruım.
Allah'a (C.C.) emanet ol abim. Bütün güzellikler sizi bulsun.
Dr. İrfan Yılmaz. Tekirdağ.
Sevgili ağabeyim, muhterem insan Mustafa Benkli,
Üç kıtasına dünyayı sığdırdığınız Muhteşem şiirinizi okudum. Okuduktan sonra yorumlamadan önce düşündüm. İnsanı, var oluş sebebini, hayatın akışını, hayat içindeki güzellikleri acıları dostlukları ve ikiyüzlülükleri... İster istemez gözlerimin önünden çok şey aktı geçti.
Takdiri ilahi ile birbirine kısmet kılınmış iki tek hücrenin kaynaşması ile mucizevi bütünleşmenin tek hücresinden ilk kutup cismini atılarak ikiye bölünmeye başlandığı canlılığın ilk dizamizmi ve gelişimin başlangıç sürecindeki mana ve moleküler yapıya gizlenmiş, bilimin akıl almaz gelişimine rağmen bugün bile esrarı çözülemeyen cansız atom ve moleküllerden canlılık potansiyeline yüklenimin kusursuzluğu. .. ve Hayatla insanlarla bilim akıl ve sezgiyle hiçbir öğretinin kendisine verilmediği halde bu ilk nüvenin kususursuz gelişimi...
Zamanı geldiğinde dünyaya gelen ilk haykırışla ciğerlerine hava dolan masum günahsız korunmaya sevgi ve bakıma muhtaç kutsal emanet bir bebek. Yalan hile dolan entrika bilmez saf bir canlı. Saflık ve günahsızlıkta meleklere eş bu bebek hayatın acı yüzü ile karşılşatığında bir ömür kendisini bekleyen tehlikeler hastalıklar acı ve sevinçlerden habersiz.
Eğitim amacı taşımakla birlikte isteklerine ket vurulan yalanın ne olduğunu bilmezken kendisine söylenen ilk yalanlar. Olmayan korkular ile körpe dimağa sirayet eden ilk korkulardan ''Öcü geliyor!'' masalı... Ruhunda ilk açılan travmalar...
Biraz büyünce abilerinden ablalarından kimi zaman şefkat ve sevgi kimi zaman duyulan azar veye ilk dayakla karşılaşması.
Bilinmeyen bir hayata karşı verilen ilk mücadeleler. Anne ve babasının koruyucu kanatları altındaki çocuklar bir yere kadar şanslı ya anne veya babasını kaybetmiş cocuklar?
Ömür denen nehir... Tutulamayan akıcı güç. Kimlere ne mutluklar, kimlere ne acı sürprizler hazırlamıştır önceden bilinmez ki. Bu akıcı nehirin anaforunda insanoğlu nelerle karşılaşmıyor ki? Ne acılar çekilmiyor ki. Ne hayaller yıkılmıyor ki. Kimi insanların kalbinde bir ömür gizli kalmış sevda. Kimi insanların hak edemedikleri bir yaşantı tarzı.
Kader denir, şans denir, kısmet denir Ömür denen, insanın başlangıcının farkına varmadan akıcı, sürükleyici bu güçün farkına varıldığında ilk öğrenilen şey bu nehrin geriye doğru akmadığıdır. Onun için şiirlere bu yönüyle konu oldu:
Ömür denen nehir tutulur mu Dolunay?
Hasret denen zehir yutulur mu Dolunay?
...
Ve bu ömür denen nehirle tümleşik bir kavram zaman denen mevhum. Zaman denen zaptedilemez akıcı güç... Onun için şiirlere konu oldu:
ZAMAN
Sevdadır dedikleri: Güneş'ten kopan damla.
Zamanın ayazında, günü gelir sönermiş.
Gönülleri kavuran, aşk ateşi zamanla:
Kendisi anlamadan, söner küle dönermiş...
Öfke nefret ateşi, gün gelir söner derler,
Umut ışığı almaz, bir deryanın dibiyim.
Zamanla dargınlıklar dostluğa döner derler
Neden O 'nun gözünde, hâlâ düşman gibiyim?
Gözden ırak olanın, yeri birgün dolarmış,
İlk günkü gibi kaldı, sevgimin tek ezeli.
Hani en güzel olan, günü gelir solarmış:
Neden hâlâ kalbimde? En güzeller güzeli...
Mühürlenmiş yazgıya, bir kez vermedi aman.
Ben ardından koşarken, bir kere tutulmadı!
Madem ki sen çok şeyden daha güçlüydün zaman:
Kalbimde gizli sevda... Neden unutulmadı?
Ve bu zaman akıcılığında hızla eriyen yıllar. Hayatın ilk başlangıç yıllarında insanın ''Ah bir büyüsem!'' dediği dönemde ağır bir dişli çarkın gıcırtısında dönmeyen zaman niçin on sekizinden sonra rüzgara kanatlanır? İncanın avucundaki kar suyunun süzülüşü gibir akıp giden yıllara şiir yazılır:
KAYBOLAN YILLAR
Rüzgâr gibi geçtiniz, gençlik yıllarım.
Umutlarda kar gibi; paktınız yıllar.
Yaz yaşanmadan, kışa döndü baharım.
Sessizce ellerimden, aktınız yıllar.
Ayrılık rüzgârına, kattınız beni.
Umutsuz aşklara hep, attınız beni.
Ne kadar da kolayca, sattınız beni.
Çaresiz kalışıma, baktınız yıllar!
Bütün umutlar bağlı, ince bir ipte.
Geriye dönen oldu mu hiç gidip te...
Ayrılığı, hasreti, mızrak edip te:
Yüreğimin içine, çaktınız yıllar!
Dünya'yı dar ettiniz, kalmam bir yerde.
Biri bitmeden düştüm, başka bir derde.
Sevenlerim kalmadı, dostlarım ner'de?
Hepimizi birlikte yaktınız yıllar!
Yazgıma estirdiniz; bir hicran yeli.
Sevdamı anımsatıp; ettiniz deli.
Her hasret yılı için, beyaz bir teli:
Ağaran saçlarıma, taktınız yıllar!
Diye yazdım. Tutamadığım yıllara... Bilemedim acaba benden başka kimselerin de hissiyatına tercüman oldu mu... Kim bilir?
Sevgili ağabeyim GÖNLE DÜŞEN SES adlı şiiriniz çok derinlere daldırdı beni. Edebi ve sanat yönünden kusursuz şiirlerinize eleştiri veya yorum mahiyetinde bir kaç cümle de olsa bu manada bir not düşmediğimi biliyorsunuz. Buunun da sebebi sizin şiirlerinizi yorumlayabilecek sanat ve kütür olgunluğuna kalemimin henüz erişememiş olmasıdır.
Sizin şiirlerinizin yorum kısmına benim misafir oluşum her zaman sevgi saygı ve takdirlerimi belirtmek için olmuştur. Kendim ve benim gibi düşünenen diğer şair kardeşlerimle birlikte, hakkınızda kendi aramızda konuştuğumuş , fikir alışverişinde bulunmamız neticesinde yine sizin hakkınızdaki ortak düşünce ve kanaatlerimizdir.
Kendim ve o kardeşlerim adına ortak duygu ve düşüncelerimizin bir ifadesidir bu yazdıklarım.
Huzurunuzdan ayrırlılırken iztemeden ve fatkında olmadan abimi incitecek mahiyette bir cümlem olduysa affınıza sığınırım.
Bir kaç ay önce sizie gönderdiğim bir mesaj gözünüzden kaçmış olmalı. Ya da belirli bir süre antolojiye giriş yapamayan üyelere gönderilen mesajlar hiç açılıp okunmadığı takdirde sistem tarafından düzenli siliniyor. O mesajımda ilettiğim dileğimin gözünüzden kaçmaması için burada tekrarlıyorum:
Benim kurucusu bulunduğum Hecenin Yıldızları adlı bir grubumuz var. Siz sevgili ağabeyimi Hecenin Yıldızları grubuna davet ediyorum. Bilmiyorum belki de hiçbir gruba üye değilsinizdir. Eğer Hecenin Yıldızları grubumuza üyelik için başvurursanız en değerli hece şiiri ustalarının bu grupta toplanmakta olduklarına tanık olacaksınız ve grubumuzun sayın üyelerinin de sizin ilham veren sanat ve edebi yönden kusursuz şiirlerinizi bir kez daha okumak ve paylaşmak şansına kavuşacaklardır.
Her şeyin sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olması dileklerim ile hürmetle ellerinizden öperim.
Sevgi ve saygılarımla Tekirdağ'dan ilk Tam Puanı gönderiyoruım.
Allah'a (C.C.) emanet ol abim. Bütün güzellikler sizi bulsun.
Dr. İrfan Yılmaz. Tekirdağ.
Hocam siz nesiri bile şiir gibi yazıyorsunuz. Şu yoruma yazdığınız cevaba bile hayranlık duydum. Ne kadar kibar, ne kadar nazik...tevazu dolu... iyi niyetli
Kendime örnek alabileceğim ne çok şey buldum
Alçak gönüllüğünüze karşılık Allahım size kendi indinde yüksek ve dami makmlar nasip etsin.
Ellerinizden hürmetle öpüyorum
Ümran Tokmak
Sevgili Gönül Dostum, Kartal yürekli DOĞAN; genç kardeşim;
***Şiir Hakkında
'BİLİRSİNİZ ŞİİR YAŞANMIŞLIGIN LUGATI GİBİDİR BEN SİZDEN ÇOK ŞEY ÖGRENDİM BAZI ŞİİRLERİNİZDE ÇITA ÇOK YÜKSEK MESAJ İÇRERİK DERİN ASLINDA UZUN ZAMANDIR YAZMIYORSUNUZ O SEBEPTEN OLSA GEREK ŞİİRDE BİR MAT RENK VAR HAKKINIZI HELAL EDİN YAZILARINIZI BİLDİĞİM İÇİN ÇOK BAŞARILI BULMADIM SELAM VE DUALARIMLA '
Rumuz: DOĞAN DOĞAN**** samimi görüş ve hüsnü teveccühün için şükrân ve minnetlerimi sunuyorum...
Biliyorsun ben şair olarak değil, siz Gönül Dostları'mın gülistana çevirdiğiniz; bu gönlümü ürûşan eden şiir sitelerinde gönül dindirmeyi kendime ihtiyâr ederek katılmışım aranıza... O sebepten yazdığım hiç bir şey'i bir eser olarak kat'îyyen takdim etmedim... Okuyorum, hep okuyorum... Tabiî ki hislerim gelişiyor, bir kısım sarahat peydah eden, şekillenebilen, içimde duyuşlarımı da bazen dışa vurmak, kayde geçmek ihtiyâcı duyuyorum, bu sebeple de -bunu bir kaç vesileyle dile getirme lüzumunu hissetmiştim-, burayı bir not defteri kabilinden kullanabilmem için adeta bana lütfedilmiş bir atifet olarak kabul edip, herhangibir deftere V.S. bir yere yazma, kaydetme külfetinden kurtularak, alıyorum bilgisayarımı dizlerimin üstüne gönüllerinize de sirayet edebilme hevesiyle hem sizlerin eserlerine dalıyor, hem de hislerimin bâzen seçemediğim yoğunluğu dahilinde kendimi onlara karıştırarak hem hâl oluyorum...
Ne güzel bir ifade: 'Şiir yaşanmışlığın lügatı gibidir.'
Aynen öyle de, ben de yaşanmışlıktan idrâkimde şekillenip, o şekillenmeden nasibdâr olarak ne şekilde dilime düştüyse o haliyle kayda geçirmek müyesser oluyor, samimiyetin 'neyse o' olan hasbi hâli...
Hakkımda düşündüğün hüsnü hâl ve pâye izâfe eden tavaccühün için minnet ve şükrânlarımı ifade ediyorum; bunları dost gönlünden benim için kopan duâlar kabul ediyorum; ah lâyık olabilsem deme ötesinde başka bir mecâlim yok... Teşekkür ediyorum, Allah(CC)'a emanet ol...
BİLİRSİNİZ ŞİİR YAŞANMIŞLIGIN LUGATI GİBİDİR BEN SİZDEN ÇOK ŞEY ÖGRENDİM BAZI ŞİİRLERİNİZDE ÇITA ÇOK YÜKSEK MESAJ İÇRERİK DERİN ASLINDA UZUN ZAMANDIR YAZMIYORSUNUZ O SEBEPTEN OLSA GEREK ŞİİRDE BİR MAT RENK VAR HAKKINIZI HELAL EDİN YAZILARINIZI BİLDİĞİM İÇİN ÇOK BAŞARILI BULMADIM SELAM VE DUALARIMLA
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta