Hak aşığı olabilmek
Olanlara sormak gerek
Dünya gözüyle görülmeyenleri
Gönül gözüyle görmek gerek
Âlemi, âdemi seyre dalıp da
Zerreleri kürelere salıp da
Ummanları bir avuca alıp da
Abdest alıp yunmak gerek.
Derdine dermandır Kur’an sayfası
Yüreğinde saklıdır para kasası
Zamanında doldurmuş maşrapası
Susayanları bulur Hak aşığı
Zindanlarda ziyalara kavuşur
Fakir fukaranın imdadına yetişir
Gönendedir ama Medine’de dolaşır
Uzakları yakın eder Hak aşığı
Kur’an bülbülüdür coştukça coşar
Hatiplikte kürsülerde nur saçar
Cenneti anlatır sanki orada yaşar
Ağzındaki lokmayı paylaşır Hak aşığı
Malı mülkü çok miras bıraktı geride
Tapuları vardır mihrapların önünde
Hikâyeleri anlatılır erenlerin dilinde
Dünyada ahireti yaşayandır Hak aşığı
Hasan Basri Karesinin beyidir
Sarı hoca Dursunbey’in sesidir
Nurettin hoca Havranın nefesidir
Gönenin sembolüdür Mehmet Efendi
İstanbul’u karış karış dolaşır
Adana’dan, Medine’ye ulaşır
Sevdiğine orada kavuşur
Cenneti dünyada yaşar hak aşığı
Köyden kentten talebeler getirir
Gönüllerde tomurcuklar yeşerir
Darda kalınca Rabbi ona yetişir
Dikeni gül edendir hak aşığı
Yaşar Kutlu’yum göremedim yüzünü
Nasip olsaydı silseydim ayağının tozunu
Altın harflerle yazalım efendinin ismini
Zaten cennete sermiştir o postunu.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta