Şimdi sana yarın gölgesiz ağaçta şu saatte buluşalım desem yine kesin geç kalırsın,
Tutup yüreğimden vereyim desem taşıyamam dersin, düşersin!
Yanımda, hep yanımda ol desem, olsan sıkılırsın eminim.
Bak yağmur başladı, şu gök gürlesin diye dua edesim var.
Sırf belki bir anlık kollarımda bulurum seni,
Bulamam biliyorum.
Hiç oturmadığımız balkonun eski kapısından kollarımı çürüten şubat ayazı oluyor tenin.
Sana sarılamamanın acısıyla,
Bazen hiç sevmediğim bir şehrin otogar girişini anımsatıyorsun bana,
Bazen ise annemin dizine başımı koyduğum o derin anları,
Bunları geçelim, o gölgesiz ağacı görmelisin derim.
Hüzün her duygumu işgal etmiş durumda bunu bil isterim.
Ekmeğimde, suyumda...
Belkide kendimi gözden geçirmeliydim,
Ne olduğumu, nerden gelip nereye gideceğimi falan,
Bunlar bilindik şeyler işte gölgesiz ağaç diyorum.
Gör isterim...
Belkide sadece çay demleyip hiç oturmadığımız balkona tek başıma oturmalıydım.
Ve yaradılışım hakkında sorgulamalarla boğmalıydım kendimi,
Çayım soğumadan annemi aramalıydım zira ektiği soğanları merak ediyorum.
Çocukları sormalıyım ona,
Yüreğinden öptüğüm çocukları, esmer olanlardan.
İşte belkide senden ve bu samimiyetsiz şehirden vazgeçip anneme gitmeliyim.
Sabah ezanı eşliğinde dağ ülkesine giden şu mavi otobüsle...
Kayıt Tarihi : 1.4.2019 22:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!