FATMA DOĞAN
GÖLGE ADAM ve UÇURTMANIN KUYRUĞU
Geceydi,
dolanıyordum yalnızlığımın tenhalarında ,
tek kürekli kayığımla.
Her şeyden habersiz, Dolunay gülümsüyordu , yüzüne.
Gözlerine uyku mahmurluğu çökmüş yorgun denizin ,
Bense, mum alevinin titrediği derme çatma barakanın önüne oturmuş
Gölge adamın, sahiline yanaştırdım, kalbi kırık yüreğimi
Hafiften bir İstanbul kokusu getirdi ötelerden, ılık ılık esen cilveli bir meltem,
Öylesine bildik ve tanıdık bir kokuydu ki, çook çok eskilerden,
yosun ve umut kokuyordu birazda harmanlanmış çayla, acı tütün
Ama ne burası benim bildiğim İstanbul du?
Ne de adamı tanımıyordum ne yakından ne de uzaktan.
Elinde tuttuğu sigaranın dumanına ilişti gözüm, karanlığın zindanından sızıp,
uçurtmaların kuyruğuna tutunmuş hayaller gibiydi ,dolunaya doğru süzülüyordu, gizemli bir firarla.
Benimse sırtıma , ağır ve kahır yakalı, simsiyah cübbesini giydirmeye çalışıyordu gecenin elleri.
Zamansız Rumeli türkülerinin notaları savruluyordu pilli bir radyonun cızırtılı gırtlağından , dalgaların dolgun dudağına.
Zamanın gömleğine sığamıyordum artık, Daralıyordu sanki giderek sırtımda
sıktıkça sıkıyordu,gövdemi, dakikadan,saniyeden iliklenmiş düğmeler.
Bedenim mi gövdeme dar geliyordu yoksa derdim mi içime sığmıyordu bilemiyordum.
Mum ışığı, daha bir heybetli gösteriyordu meçhul adamla ,benim duvara yansıyan gölgemizi
Büyüdükçe büyüyor muydum yoksa ufaldıkça ufalıyor muydum gitgide sen söyle dedim,
Gölge adama,
Buyur etti, çay içer misin dedi meçhul adamın gölgesi,
yeşilçamvari babacan bir ses tonuyla
yorgun ve yılgın gördüm seni dedi ,ekledi peşine
irkildim birden, sanki tuz basmıştı sakladığım yarama
o anda kavuşturdum iki aşık misali, kavuşamayan hayalle gerçeği ve meçhul adamla gölgesini
oturduk beli bükük ,dert dinletmekten kulağı kurutulmuş masada.
Dedim ki biliyorum, nasıl da haklısın.
Içim, aha şu denizden bile daha dolu ve bir damla dahi fazlasını alamamakta kabım.
ve gölgemden bile daha yakınımda dolanıyor bahtıma dadanan zifiri bir karanlık.
Nasıl bir koyuluk demleniyorsa geceler ilerledikçe.
Lacivertin tonları da demleniyor ,dedim ,benim gözlerimde.
Kendi nefes alışımdan ürküyor, İçime saklanan, terkedilmiş çocuk.
Gecelerim ağır yaralı. Kan sızıyor dedim çocukluğumdan.
Her gece bir kabus örtüyor anamın babamın yerine, Uyutmadan üstümü.
Ne çok istiyorum Derdimi dökeyim, eşe dosta.
Olmuyor, Kelimelerim birbirini itekliyor, itiş kakış, boğazımda
lakin ,İlmik ilmik çözülmeyen kör düğümler var.
dilimdeyse anahtarını kaybetiğim, kocaman asma bir kilit
Bakıştık bir süre gölge adamla,
yüzünün her çizgisinde bir hayatı sığdırmışçasına yaşlıydı.
İkimizin de önünde demli birer çay ,genzimizi yakan acı bir keder ve
masaya karalanmış kimliği belirsiz,isimsiz kalpler,
yüzümüze ise bizi teselli eder gibi dokunup sıvazlıyordu, ılık nefesini üfleyip durmakta olan meltem.
Birden Yaz dedi!
Konuşamıyorsan yaz be oğul! dedi bana bir hışımla, ayağa fırlayıp, gölge adam.
Kollarını savura savura ve avazı çıktığınca bağırarak ,dilin tutulduysa, elinle yaz, gönlünle yaz,
Al eline kalemi, sayfalara dök içini kemirip duran derdini,
kuru bir dalla şu sahile yaz dalgalar alıp götürsün içinde
sana miras bıraktığım kederi,
biliyorum neden hep ayakların buraya getiriyor seni, sana rağmen,bana rağmen.
neden savaşıp duruyor zihninde aydınlıkla karanlık,mum ışığındaki gölge adamla ,meçhul adam
ben de senin gibiydim ey oğul !kaçtıkça kaçtım kendimden ,
kendimden kaçtıkça,senden de kaçtım nasıl yaralar açtığımı bile görmeden.
Koştu gitti ,Bir dolu mektubu kucaklayıp getirdi, gölgelerin arasından.
Sordum kendime,Asırlar bir kucağa sığarmıydı böyle?
Zaman budenli ufalanır gidermiydi bir insanın ellerinde.
Bir gölge ve bir meçhul nasıl yutardı küçücük bir çocuğun düşlerini
O an anladım,
bir gölgenin peşinde koştukça ,meçhul adamların eline veriyoruz uçurtmalarımızı
Ve uçurtmaların kuyruğu gibi savrulup duruyoruz ordan oraya onlar nereye çekip giderse
Ve gölge adamlar için uçurtmaların kuyruğu, sadece ayaklarına dolanan bir kuyruk.
(FATMA DOĞAN 17 ARALIK 2024/TURHAL)
Kayıt Tarihi : 17.12.2024 18:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)