Gerçeğin sanrı, sanrının hakikat oluşuna dair kuşkular...
Bu kuşkular;
Beni hakikate yaklaştıran anlar
Hayalden hakikate uzanan bilinç akmasıydı yaşananlar.
Sen o akışta,
hakikat ile gözlerim arasında
Bir gölgeydin
Sonsuz bir ülkeydin
Münbit toprakları,
coşkun ırmakları,
gümrah ormanları ile
Bir masal güzelliğinde
yaşardın, esenlikler içinde.
Fakat benim ülkemde
Kaleler kurulmuştu kandan,
Kaleler kurulmuştu candan
Banknotlarla alınan ve
gençliği çalınan
hayatların üzerine kurulan.
Kaleler ki demirden, taştan.
Nefesleri kesilmesin diye yapılan
Tunçtan kaleler...
Bir meleğin sahile vurmasıyla yıkılan...
Kumdan kaleler...
Ben;
Her çırpınışta
merhamet denen cellada takılan.
Hakikatin uzağına
Merhametin tuzağına düşen.
Sen;
hakikatin gölgesi.
Ruhu ram eden,
Kendi izdüşümüne sonsuzluk zannı veren.
Kendine ait hissettiren,
Göz aydınlığıma geceyi indiren.
Pencerelerimi kapatan
Yürek burkan taştın, ruhuma takılan,
Defalarca ufuktan nazarımı ayıran.
Verdim hükmü, yazdım fermanı...
Gölgesin, güneş değilsin
Gecesin gündüz değilsin.
Karanlıklar içindesin.
Gerçeksin, hakikat değilsin.
Hüküm gerçek sen gölgesin.
Kayıt Tarihi : 7.3.2024 13:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!