Sen, üzerinde güneşin kızılı serili
Tılsımlı bir dua gibi dalgaların aynasında
Bakıp bakıp kendini seyredersin ne garip!
Yitip gider kollarında mavisi denizlerin
Hep aynı tempo, hep aynı hüzün içinde
Kıyılara tekme vurur kekik kokulu şırıltılar
Sürüklenir bir çırpıda ezilerek saltanatından
Yorgun yürekleri çil tutar mercanların
Son nefesinde, buharı başındayken yıldız bulutlarının
Silip fırlatır omurgasından inleyen küllerini.
Sıyrılır incisi kan kokulu terlerinden
Uçurum soluklu yaşlı bir bahar
Dipsiz umutlarla sarılır karanlığın korumasına.
Yarısı yerde, yarısı derinlerinde asılıyken denizin
Artık kendini tanımıyor aşk.
Şurada, yapayalnız duran asırlık çınar
Aynı bedende yaşar iki ayrı dünyada gelgit gibi
İçi boştur aslında o devasa gövdenin, yüreği kahır dolu.
Çünkü kucak kucağadır kolları ceset torbalarıyla.
Sağ yanı şans dağıtan yalanlarla örülmüş.
Sol yanı küf kokulu perdeler ve serçeler ve diğerleri
Aldırma, hep sorarlar söyle kaç yaşındasın?
Daha kaç yıl dayanacak bu ömür?
Toprak sararken her gece ölü yapraklarını
Duvarlar kâğıt kâğıt, anılar çoktan yitirdi akışını.
Başında sis, eteğinde serin bir ırmak yaşar.
Derin derin çağıldayıp inlerken dağların dağı
Şair kendine saplar kan tüküren bıçağını.
Basıp sarsak rüzgârları bağrına,
Toplayıp durur inişi, çıkışı ve yokuşları
Tanığı olmayacaksın esmer küflerin
Törelerin, isimsiz düşlerin ağlarına takılırken ay ışığı
Ama belki zaman kadar eski öykülerle ışınlanıp,
Otanır Eleni’nin hıçkırıklarıyla yaraların
Alanya’dan Damlataş’a belki de,
Yeniden yeni bir efsane yazılır adına kim bilir!
Kayıt Tarihi : 19.7.2008 14:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ve şiiriniz; şiir kere şiir. saygıyla belirtiyor, tam puan gönderiyorum değerli Suna Öğretmenim
Başında sis, eteğinde serin bir ırmak
Derin derin çağlayarak inliyor dağların dağı
Sarsan gelincikleri toplayıp,
Silinse bütün akşamlar
Sevgli Suna Özlemişim sizin kaleminizi...yine harika duygulara sarıp sarmaladın yüreğimi...sevgiler yüreğine...10
melek ayaz
Zaman kadar eski öykülerle dirilirsin, bilirim.
Tutkuların, törelerin, tanığı olmayacaksın onu da bilirim.
Ama belki otanır Ay düşünce yaraların, sımsıcak.
Eleni’nin hıçkırıklarıyla ışınlanarak,
Alanya’dan Damlataş’a
Yeniden, yeni bir efsane yazacaksın belki de.
Kimbilir Belki de
güzeldi kutalarım
ve sahibini Suna hanımı kutluyorum.
not:
Suna hanım siz bana en yakın şair arkadaşlarımdam birisiniz. ben ayda en az iki üç kere büyük çekmeceden geçiyorum. ben de çatalcanın bir köyündeyim.
saygılarımla:
rr.akdora
TÜM YORUMLAR (10)