Golden path of Rapunzel Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Golden path of Rapunzel

Golden path of Rapunzel (Altın yolda Rapunzel) / Golden path of a ratio of experience, The x-mas’d: Rapunzel (Altın yolda Rapuzel: (Asıl) Deneyimin, Noel Bab’lanan…)

İlk şekil:
/`•¸. •a_K_I_n_28_aNk•.¸•´ a.akça

Kime : Grup: 'Umut Yolcuları'

Tarih : 23.9.2007 02:02 (GMT +2:00)


Konu : Altın yolda Rapunzel

Rapunzel mi şu altın yoldaki,
Güneş ışıldadıkça ne şen şakrak kendisi?
Kedisi var mı kedisi, ya da bengal kaplanı!
Ne kadar güzel deniz erkeği bekler;
Ne kadar güzel, denizerkeği beklerler;
Altın kumsalın ruhu, ve bıcırık tanecikler;
The Forsaken Merman Matt Arnold...
Kurbağa prensler bekleniyor olmalı
canı hiç ölümün yokmuş gibi.
Sarkıt saçlarını sarkıt deli dikit,
cadılar çıkar cadılar bayramında anca;
Solda sıfır kalır gözükse de bazen farklar;
Herkes herkese aynı her şeyi vermez,
Senin için sabır taşı gediğinde.

akın

Asıl Versiyon:

Rapunzel mi şu altın yoldaki,
güneş ışıldadıkça ne şen şakrak kendisi?
Kedisi var mı kedisi, ya da bengal kaplanı!
Ne kadar güzel deniz erkeği bekler;
Ne kadar güzel, denizerkeği beklerler;
Altın kumsalın ruhu, ve bıcırık tanecikler;
The Forsaken Merman, La Grande Chartreuse Matt Arnold...
LX 60 ve artı burçtan dokuz.
Likörcü hafifliğinden
çentik gediği! Göl ve yıldız, akanyıldız; gayre ama Ve gebe çocuk için bu Ay ve ama’lar Moi
bréche! Lac et étoile, et bizarre; but mois et pour enceinte enfant ce lune,
gayre ama için gececi çocuk bu Ay dede
! kurbağa prensler bekleniyor olmalı
canı hiç ölümün yokmuş gibi;
kurbağa prensler bekleniyor olmalı kır patikalarında tıkırdayan, tıkırdayan ve takır takır tıkırdayan
antik otomobilleri ile eski, sessiz ant içmiş sanayinin...
Tüylü maymun, şiir yazarsa, (!)
Sevres porselenlerini bilmem emme Lozan’ı bilirim! …
Asıl nüshayken eskiz,
Sarkıt saçlarını sarkıt deli dikit;
şu köprücük için olan büyük kadırga kürekleri,
ökseotu ile meşenin ila öksesi ile druidin paganın
cadılar çıkar cadılar bayramında anca.
solda sıfır kalır gözükse de bazen farklar,
herkes herkese aynı her şeyi vermez,
ki bu biraz da x, ultraviyola, gamma,
tüm ışıklar geçemezdi ki gözümüze içimizde;
senin için sabır taşı gediğinde! .
Köprüler üstünde gereksiz gerilen
iplerin sır farkı bir çarkın dişlileri
kulakçık ve karıncıklarına bağlı ana pompanın
ki çareleri de başka bir yerde olmayacak hayatın.
Kılcallar gereksiz değil,
toplardamar da gerekli atardamar gibi,
ama bazı şeyler de çok gereksiz; nedir onlar? ...
Tatlı şıranın geldiği bağ, bahçe,, bostan,
kim sana diyebilir ki korkuluksun?
Yemek karpuz ve kavun hatta, bir iki çekirdek tükürmek,
gerisi su, salatalıkta yüzde doksanyediler, güzel bir tat, kolay
Her şey su, şu kendiyle çırpınan, çırpınan ve çarpışan
hayatın avuçlarındaki dünyanın üç bölü dördü.
Değil Belfast, Therapy ya da Hypnotized Simple Minds’tan,
Değil ya da ‘Minsk Belarus’ ama kötü ‘mink’ ile ‘ve kaç kapılı limuzin? ’,
Dublin ya da muhtemel bir İrlanda köyünde getirisiz derinlere veya
bir sanki çarlık artık, Turunc Yukraine;
alkolinklerin sofrasında eşantiyon şişe[[
Ve Anadol’sa bir kerede hiç değilse,
tek kapılı tek yuvarlanışta;
sÖzÜmÜz birdir BiRse,özümüz de
Ve ben hala kalkan hayata
Ve ben ki artık sen hala hem yarara …
Geriye ve ileriye dönen görünmez akrep ve yelkovanlara
hızla bakan Camı kol saatinin görüyor ki,
insafsız bile değil izleyen bir tanımsız ölü; kendini belki görüyor,
ait olmayanları ruhtan bertaraf etmek için ihtiyaç
yarar sağlamayan
şeyler değil iyi şeyler ürünü

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 23.9.2007 22:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


AÇKLAMALAR: - Forsaken Merman, Unutulan Denizerkeği adlı şiiri Matthew Arnold'un. - chartreuse: fransanin grenoble sehrine ozgu, %55 alkol ihtiva eden likoru; verte* ve jaune* adli iki ayri cesidi bulunur, ozellikle yesil olani daha sert ve acili oldugundan, biber likoru olarak tanimlanabilir. 1600 lü yillarda rahiplerin urettigi bir likor. rivayete gore icinde 100,150 cesit bitki varmis. rahipler uzun yasam iksiri icin arastirma yaparken tesadufi bulunmus. bunyesinde cus seviyesinde alkol barindirir*. kendinden yesil renge sahip olan tek ickidir. genelde manastirlardan cikan ickiler (bkz: benedictine) tatli mi oluyor bilmiyorum ama yesil chartreuse bayagi sekerlidir. soguk icildiginde tatliligi rahatsiz etmiyor ama o kuvvetli baharat tadi da epeyce duruluyor. hem soguk hem de ilik olarak denenmesi gerek bir ickidir. yemeklerden sonra guzel gidebilir. * ökseotu: paganlarin a$k, cogalma ve saglik getirdigine inandiklari bir ot.. bu ottan elde edilen iscador adli ilacın kanseri yok edici etkisi de belirlenmiştir. druid inancına göre (özellikle meşe ağacının üstünde yetiştiğinde) kutsal bir ot. kalp atisini cogaltir.damar kireclenmelerinde onleyicidir. sara ve akciger kanamalarinda kullanilir eksisozluk Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri. On basamakta, on rakam vardır: 1 (Bir) , 2 (İki) , 3 Üç, 4 (Dört) , 5 (Beş) , 6 (Altı) , 7 (Yedi) 8 (Sekiz) , 9 (Dokuz) , 0 (Sıfır) . Bu rakamların, onlu basamağa göre yazılışının, ikinci yüzyılda Hindistan'da bilindiği, IX. yüzyılda Avrupa'ya geçtiği sanılmaktadır. Bu rakamlardan başka, değişik işaretlerle kullanılan Arap ve Romen rakamları vardır. Arap rakamları artık kullanılmamaktadır. Romen rakamları ise, çeşitli durumlarda (tarih olarak yıl göstermede, kitapların bölümlerini ayırmada, her hangi bir yazıdaki bölümle ayırmada) kullanılmaktadır, Romalıların, bazı harflerin majüsküllerini (büyük harf) rakam olarak kullanmalarında çıkmıştır. Romen rakamları,şöyle değerlendirilir: I (bir) V (beş) , X (on) , (elli) , C (yüz) , D (beşyüz) , M (bin) . Bu esas harf işaretlerinden çeşitli rakamları meydana getirmek, bu harflerin sağına ya da soluna bu rakamlardan he hangi birini koymak suretiyle yapılmaktadır. Bu esas rakamları gösteren hallerin sağına konanlar, o rakama eklemiş olur; soluna konanlar da o rakamdan çıkarılmış olur. Böylece değişik sayılar meydana gelir; I (bir) , II (iki) , III (üç) , IV (dört) V (beş) , VI (altı) , VII (yedi) , VIII (sekiz) , IX (dokuz) , XV (onbeş) , XXVII (yirmiyedi) , XL (kırk) , LX (altmış) , XC (doksan) , CL (yüzelli) , CD (dörtyüz) , CM (dokuzyüz) , bu duruma göre 1963 ün yazılışı şöyledir: MCMLXIII. http://nedir.cc/matematik/rakam.html - ARSİVDEN La Grande Chartreuse Biri ölü,öteki doğacak gücü bulmayan İki dünya arasında dolanıp duruyorum. Başımı koyup dinleneceğim bir yerim yok. Ey kutsal acıların vakarlı yurdu, Derin karanlıklarında sakla beni. Ruhuma yeniden sahip oluncaya dek, Alın beni kukuletalı görüntüler,sarın çevremi. Bırakın bizi burada ölelim, İnanan son insanlarla birlikte. M. Arnold - The Foresaken Merman Uzaklaşın,çocuklar,çağırmayın onu artık, Uzaklaşın,aşağı inin,çağırmayın onu! Uğuldayan kasabada dokuma tezgahına oturmuş. Büyük bir neşeyle şarkı söylüyor. Dinleyin ne söylediğini:”Ne sevinç,ne sevinç! Uğuldayan sokak ve oyuncağıyla oynayan çocuk! ” Küçük bir denizkızının garip soğuk gözleri için, Ve altın saçlarının parıltısı için. - yarım yamalak fransızca döktüremedik bir iki satır bu şiirde :) sözlük kurdu olduk. Brian Molko kadar olamadık :) NE İLGİSİ VAR BİLMEM AMA BUNU DA VERİYORUM: Boşa giden dilekçe Prenses! Bir Hebenin alın yazısını kıskanaraktan, Bu bardak üzerinde gözüken dudaklarının öpücüğünde, Tükettim hevesimi, fakat mütevazi mahallim yalnızca bir manastırdır Ve Sevr porselenlerinin üstünde bile çıplak ortaya çıkmam. Ben senin yanakları sakallı kucak köpeğin olmadığımdan, Ağızda eriyen pastilin, rujun, ya da yapmacık oyunların, Ve bana ilgisiz gözlerle baktığını bildiğim için İlahî kuaförleri kuyumcular olan sarışın! Tayin et beni …pek çok ağaççileğinden gülüşlerin Yumuşak huylu kuzu sürüleri gibi bir araya getirilen sen, Bütün verdiğin sözleri kemirerek ve sayıklarmış gibi meleyerek, Tayin et beni… öyle ki Aşk, kanatlar yerine bir yelpaze kullanarak, Beni bir flütü parmaklarken ve bu kuzu ağılını yatıştırırken boyayabilsin, Prenses, beni gülüşlerinin çobanı tayin et. Çeviren: Vehbi Taşar Not: Hebe tanrılara içki ikram eden gençlik ve bahar tanrıçasının ismidir. PLACET FUTILE by Stéphane Mallarmé (1842-1898) Princesse! à jalouser le destin d'une Hébé Qui point sur cette tasse au baiser de vos lèvres; J'use mes feux mais n'ai rang discret que d'abbé Et ne figurerai même nu sur le Sèvres. Comme je ne suis pas ton bichon embarbé Ni la pastille, ni jeux mièvres Et que sur moi je sens ton regard clos tombé Blonde dont les coiffeurs divins sont des orfèvres! Nommez-nous... toi de qui tant de ris framboisés Se joignent en troupeaux d'agneaux apprivoisés Chez tous broutant les voeux et bêlant aux délires, Nommez-nous... pour qu'Amour ailé d'un éventail M'y peigne flûte aux doigts endormant ce bercail, Princesse, nommez-nous berger de vos sourires. Stéphane Mallarmé

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ziya Öztürk
    Ziya Öztürk

    Beğeniyle okudum. Tebrikler, saygılar.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Akın Akça