Gölbaşı (adıyaman) Şiiri - Bülent Özkol

Bülent Özkol
4

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Gölbaşı (adıyaman)

ASFALTTAN BAKIŞ
GÖLBAŞI
Çocukluğum ve gençliğimin geçtiği şehir.
Güzel mi? Her kese doğduğu yer en güzelidir.
Yukarıdaydı bizim ev yukarda dediysem bizden de yukarıda oturanlar vardı.
Muhtarlar, lakapları gibi gerçekten de muhtarlardı.
Gölbaşı’nın yarısı onlarındı. Diğer yarısını da onlar satmışlardı.
Her evin bir ineği ya da davarı olduğu yıllardı.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Atasözünün gerçek olduğunu bire bir yaşadığım zamanlardı.
Gerçekten de uzun soğuk kış günlerinde ahırın yaşı ancak külle kururdu ve bizim külümüz asla yeterli gelmezdi. Kevcalılı Eşatma bacı sağ olsun o bize verirdi.
Yokluğun pek olduğu; ama komşuluğun ve insanlığın tavan olduğu zamanlardı.
Öndünç çay, şeker, tuz, istenir. Akşamı bir kova sütle komşunun gönlü alınırdı.
Sıkı çocuklardık. Bahar gecelerinde ^^eşimi eş gördüm^^ oyunu oynar. Oyun bahane çağla, erik çalardık.
At arabacı Cumo emmi çocuklarına^^ Allah at arabalarının altında kalan da kanlı göyneklerin elime gele^^bedduasını ederdi. Kimse de sallamazdı.
Asfaltın üstünde yaşayanların anıları hep canlıydı.
Asmalı kahvede sabah kahvaltısında Hüseyin Çavuş Edirne peyniri ile kahvaltı yaparken onunla aynı sofrada olmak isteyen niceleri vardı. Ben gibi
Fırıncıların şahı Mahmut Sucu ^^Eyi olur ağam ^^derdi.
Bir şekilde işler hep iyi olurdu.
Buhara ve Lale lokantasında et haşlama yenirdi.
Kıvır kıvır saçları menekşe mavisi gözleriyle Osman Keçeli’si vardı. Sofrasında mutlaka bir garibanın doyduğu.
Hıddı Abuzer tuvalet bekler. Aşçı mesto hep gececi olurdu.
Biz vadi de çalışırdık
kara çocuk
ali kılıç
ali ballı ve niceleri
Bir otobüs durmadan geçtimi
Çavuş Haci terör estirirdi.
Foto Şahin ile kebabçı Antepli yanyanaydı. Öğlene kalmaz biterdi. Sordum bir gün Antepliye o kadar parayı ne yaptın diye Sustu ve bilemedim ki dedi.
Otelci Hasan Usta ve oğulları Zeynel ile Zülküf vardı.
Gördüğünüz ve göreceğiniz birbiri ile a en iyi anlaşan hatta kaynaşan iki kardeş . Kadına da, düğüne de, yasa da, para yemeye de , hatta bütün sıfırları tüketip. Birlikte yoksulluğun dibine de yanyana gitmişlerdi.
Taksici Deli Mustafa kız kaçırırken de gelin arabası olurken de .Bir cenazeye adam taşırken de hep neşeliydi.
Küllük Mamet dedin mi? akan sular durur. Değme marketlerde olmayan binlerce ürün gram gram santim santim ölçülür satılırdı. Minare kırığı davul tozu bile olduğuna inanılırdı.
Golf de gençler,
Hacosmanın Kahvesinde yaşlılar,
Boğaiçi nde siyaset yapanlar otururdu.
Karakuyulular odun getirir. Lahmacunu çarşı ekmeğinin arasına dürer yerlerdi.
Kardeşler Tantuniden tantuni yenmeden köye dönülmezdi. Bizzat çok marka yerlerde yedim ama ordakinin lezzetini asla bulamadım bir daha.
Bozo emmi vardı bir arabayı tek başına kaldırıp at arabasına koyduğu söylenir, ağzımız açık dinlerdik.
Asfaltın üstü hep bir üvey evlat hep ikinci plandaydı.
Okul açılırken kıyafetler Panayırdan Kırtasiye Salıcılardan alınır.
Kasap Osman Büyükbaş hayvan kesmeye korkardı.
Kör Yusuf leblebi tozu, Emrullah terlik satar.
Televizyoncu Kemal siyaz bayaz televizyon tamir ederdi.
Hayatlarımız renkli ama televizyonlarımız siyah beyazdı.
Başçavuş Selim şortla gezer millet delirmiş diye bakardı.
Yılbaşı akşamları iple çekilir. Evlere yıl boyunca bir kere çerez, meyve girerdi.
Çok neşeli çocuklardık.

Bülent Özkol
Kayıt Tarihi : 1.3.2020 17:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bülent Özkol