Göl Şiiri - Yorumlar

Alphonse De Lamartine
2

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin
Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz
Zaman adlı denizde bir gün bir lahza için
Demirleyemez miyiz?
Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
Seyrine doymadığı o canım su yanında
Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak,

Tamamını Oku
  • Hasan Buldu
    Hasan Buldu 02.06.2012 - 18:39

    'göle bir taş attım, ay parçalandı
    tiktaklar çocukluğumu çaldı'

    'Tek Tek Ütüldüm Misketlerimi' şiirimden iki dizeyle şairimize eşlik etme cüretini gösterdim; af ola.

    Saygılarımla.

    Cevap Yaz
  • Canan Demirel
    Canan Demirel 02.06.2012 - 12:19

    Çok beğenerek okudum, hatta kayboldum...
    Seçici kurula teşekkürler, sevgilerimle...

    Cevap Yaz
  • Ülkü Şahin
    Ülkü Şahin 02.06.2012 - 11:43

    İnsan bir yolcudur, şu cihan durak
    Kılınmış bizlere; zorunlu uğrak
    Sınava tabidir, burada herkes;
    Öyleyse; hoş'u al, na-hoş'u bırak!

    Herkese hayırlı çalışmalar ve hayırlı hafta sonları..

    Cevap Yaz
  • Necip Zeybek
    Necip Zeybek 02.06.2012 - 11:07

    Şiirden çok çeviri beni mest etti.Sözcüklerin ahengi mükemmel...Türkçe kaleme alınsaydı bu şiir, bu kadar bol bir alitarasyon doğmazdı herhalde.Velhasıl batı edebiyatı ile aramızda köprü oluşturanlar bu işin hakkını vermişler. Türk edebiyatı onlara minnet borçlu.Onları saygı ile yad ediyoruz.

    Cevap Yaz
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan 02.06.2012 - 08:57

    evet çok güzel insanı dinlendirirken hayallere alıp götürüyor sessizce. ne ince bir nakış atmış şairin kalemi özleme hatıraya vefaya. klasik olmuş. harika!

    Cevap Yaz
  • İsmet Dönmez
    İsmet Dönmez 02.06.2012 - 04:57

    İŞTE ŞİİR BUDUR... HAYATIMA YÖN VEREN BİR ESER... GÜNÜ ŞİİRİ DEĞİL YILIN ŞİİRİ,HATTA ASRIN ŞİİRİ SEÇMEK GEREKİR...

    Cevap Yaz
  • Arap Naci
    Arap Naci 02.06.2012 - 03:30

    göl de gölmüş amma şair sanki şiir yazmamış da taş sektirmiş..

    içim aktı şiire...

    'körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin
    geçmiş gecelerden biri durmakta derinde
    mehtap, iri güller ve senin en güzel aksın
    velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde'

    Yahya Kemal Beyatlı usta bile böyle taş sektirememişti..
    aşkolsun

    teşekkürler jüri

    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 02.06.2012 - 01:14

    Göl saatleri...göl kenarı şairimiz ahmet haşim gölün tüm eşref saatlerini almıştı kaleme...akşamını sabahını öğlesini....göl, demek ki, her ülkede, her şairle buluşabiliyor ve şiiriçimizde gölleniyor böylece

    lamartine için kim ne diyebilir ki.rüştü malum bir şair dünya edebiyatında.....şiirin çevirisi de doğrusu hoş gözüktü bana

    seçici kurula şükran...

    Cevap Yaz
  • Tayyibe Atay
    Tayyibe Atay 02.06.2012 - 00:34

    bir taş atsam
    gölün tam ortasına..
    aynı zamanda mı ulaşır kıyıya
    oluşan ilk halka!..

    sen
    son halkamsın
    unutma!..

    :))

    herkese saygılarımla..

    Cevap Yaz
  • Aşık Alemi
    Aşık Alemi 23.09.2011 - 09:46

    Alphonse de Lamartine HAYATI VE ESERLERI



    Alphonse de Lamartine (1790-1869)

    Fransız asıllı şair ve siyaset adamıdır. 21 Ekim 1790 tarihinde Macon'da doğdu. Doğumundan bir yıl evvel gerçekleşmiş olan Fransız İhtilalinden dört yıl sonra, Milly yakınlarında bulunan bir çiftliğe taşınan ailesiyle birlikte mütevazı bir hayat yaşadı. Bir süre eğitim gördükten sonra gençlik yıllarında İtalya'ya gitti. Hıristiyanlık dininde karşılaştığı tezatlıklar dininden soğumasına, uzaklaşmasına ve felsefi bir akıma kapılmasına sebep oldu. Görünüşte kaliteli olma ve kalp temizliğini esas alan transandantalizm felsefesine bağlandı.

    Lamartine, ilk şiir derlemesiyle ün kazanmasına ve genç romantik kuşak tarafından üstat ilan edilmesine rağmen, tercihini başka bir alanda kullandı. Diplomatik kariyer yapmak gayesiyle politikaya atıldı. Bunda savurgan bir hayat yaşaması ve daha çok para kazanma isteği de etkili oldu. 1820 yılındaki evliliğinden kısa bir süre sonra Napoli'deki elçilik katipliğine atandı. Burada bulunduğu sırada, 'Şairce Düşünceler' adlı eserini yayınladı. Bu eser aynı zamanda onun ilk büyük eseridir. Akabinde, 'Sokrat'ın Ölümü' ve 'Şairce Dini Ahenkler' isimli eserleri başta olmak üzere başka eserler de yayınladı.
    Lamartine, kral tahtına Louis Philippe'in geçmesinden sonra diplomatik görevlerinden istifa etti. Napoli'den ailesiyle birlikte ayrılarak Doğu seyahatine çıktı. Sırasıyla Marsilya üzerinden Malta, Yunanistan'ın başkenti Nauplion ve Atina'ya uğradıktan sonra Beyrut'a gitti, Suriye ve Lübnan'ı dolaştı, Filistin'i gezdi. Bu gezi sırasında milletvekili seçildiğini öğrenince tekrar İstanbul üzerinden Fransa'ya dönmeye karar verdi. 20 Mayıs 1833 tarihinde İstanbul'a geldi. Bu sırada tahtta bulunan Osmanlı padişahı Abdülmecid tarafından iyi karşılandı. Kendisine Aydın'dan bir çiftlik hediye edildi.

    Lamartine, İstanbul'un bir çok yerini gezdi. Beyoğlu'nda kaldığı süre zarfında sık sık binaların çatısına çıkarak İstanbul'u seyretti. Padişah sarayını gezme ve görme imkanını da buldu. Bir süre Fransız elçiliğinin Tarabya'daki yazlığında kaldı. 23 Temmuz 1833 tarihinde karayoluyla İstanbul'dan ayrıldı. Edirne, Sofya, Niş, Belgrat ve oradan da Viyana'ya geçti. Yapmış olduğu seyahat ile ilgili hatıralarını 4 cilt halinde 1835 yılında bastırdı.


    Bilinen Bazı Yapıtları:

    Confidences (Sırdaşlıklar)
    Nouvelies Meditations Poetiques (Yeni Şairce Düşünceler)
    La Mort De Socrate (Sokrat'ın Ölümü)
    Le Dernier Chant Du Pelerinage D'harold (Harold'un Haccının Son Şarkısı)
    Les Harmonies Poetiques Et Religieuses (Şairce Ve Dini Ahenkler)
    La Chute D'un Ange (Bir Meleğin Düşüşü)
    Recueillements Poetiques (Şairce İçe Kapanışlar)
    L'historie Des Girondins (Jinondenler Tarihi)
    Les Nouvelles Confidences (Yeni Sırdaşlıklar)
    Genevieve, Histoire D'une Servante ( Genevieve, Bir Hizmetçi Kızın Hikayesi)
    Le Tailleur De Pierres de saint-point ( saint point'daki taş heykeltraşı)
















    Lamartine, alphonse de

    Doğum ve Ölüm Tarihi 1790- 1869
    Fransız şair, romancı ve devlet adamıdır. Macon kasabasında doğdu, ilk öğrenimini köy okulunda yaptı. Koleje verildi, iyi bir öğrenciydi. Şiir yeteneği gelişmeye başlamıştı. Yirmi bir yaşlarında İtalya’ya yaptığı bir yolculuk sonunda, orada bir balıkçı kızına aşık oldu.

    Bu aşk, ona kırk yıl sonra “Graziella” adlı romanını yazdırmıştır, ikinci aşkı da “Rafael”e konu olmuştur. İlk şiir kitabı Şairane Düşünceler’de, sat şiirin en güzel örneklerini verdi. Siyasete atıldı. 1833 yılında çıktığı uzun Doğu yolculuğunun öyküsünü, 4 ciltlik eserinde anlattı. Siyaset hayatı sona erince, geçimini eserleriyle sağlaması gerektiğini anladı ve art arda eser vermeye başladı.

    Lamartine, 19. yüzyılın Türk dostları arasındadır. O dönemin Türk büyükleri, şairin başı sıkıştığı ve Türkiye’ye yerleşmek istediği için Türk’e özgü bir cömertlikle, kendisine Aydın yöresinde bir çiftlik hediye ettiler. Şiirlerinde ince bir duygululuk, derin bir heyecan görülür.

    Başlıca eserleri
    Şiirsel Düşünceler, Şiirsel ve Dinsel Uyum, Rafael, Graziella, Türkiye Tarihi, Rusya Tarihi, Genevieve, Antoniella





    Göl

    Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin
    Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz
    Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için
    Demirleyemez miyiz?


    Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
    Seyrine doymadığı o canım su yanında
    Bir gün onu üstünde gördüğüm şu taşa, bak
    Oturdum tek başıma!


    Altında bu kayanın yine böyle inlerdin;
    Gene böyle çarpardı dalgaların bu yara,
    Ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin
    O güzel ayaklara.


    Ey göl, hatırında mı? bir gece sükut derin,
    Çıt yoktu su üstünde, gök altında uzakta,
    Suları usul usul yaran kürekçilerin
    Gürültüsünden başka.


    Birden şu yeryüzünün bilmediği bir nefes
    Büyülenmiş sahilin yankısıile inledi.
    Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses
    Şu sözleri söyledi:


    “Zaman, dur artık geçme, bahtiyar saatler siz,
    Akmaz olunuz artık!
    En güzel günümüzün tadalım o süreksiz
    Hazlarını azıcık!


    “Ne kadar talihsizler size yalvarır her gün,
    Hep onlar için akın;
    Günleriile birlikte dertlerini götürün,
    Mesutları bırakın.


    “Nafile, isteyişim geçen saniyeleri;
    Akıp gidiyor zaman;
    Geceye: “daha yavaş” deyişim boş; tan yeri
    Ağaracak birazdan.


    Sevişmek! hep sevişmek! akıp giden saatin
    Kadrini bilmeliyiz!
    İnsan için liman yok; sahil yok zaman için,
    O geçer, biz göçeriz!”


    Kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak
    Bize zevki sunduğu sarhoş edici anlar,
    Kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak
    Matem günleri kadar?


    Nasıl olur kalmasın bir iz avucumuzda?
    Nasıl olur her şey büsbütün silinerek?
    Demek vefasız zaman o demleri bir daha
    Geri getirmeyecek?


    Loş uçurumlar: mazi, boşluklar, sonrasızlık,
    Acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?
    Alıp götürdüğünüz derin hazları artık
    Vermez misiniz geri?



    Ey göl! dilsiz kayalar! mağralar! kuytu orman!
    Siz ki zaman esirger, tazeler havasını,
    Ne olur, ey tabiat, o günleri saklasan
    Bari hatırasını!


    Sakin demlerde olsun, deli rüzgarda olsun,
    Güzel göl, etrafını süsleyen oyalarda,
    O kapkara çamlarda, sularına upuzun
    Dökülen kayalarda!


    İster meltemlerinde, bir ürperişle esen,
    Seslerde, ister uzak ister yakın olsun,
    Yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen
    Ay ışığında olsun!


    Kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,
    Meltemini dolduran kokular, hep beraber,
    Ne varsa işitilen, görülen ve koklanan,
    Desin ki: “Seviştiler!”




    Çeviren: Yaşar Nabi

    Alphonse De Lamartine






    Eski Ev

    İlk günden hatırlarım etrafını saçağın,
    Bir asma kuşatırdı körpe filizleriyle.
    Kokularla cezbedip küçük, çapkın kuşları,
    Buğulu taneleri uzardı pencereye.

    O baldan salkımları bize yaklaştırırdı
    Uzatarak annemiz bembeyaz ellerini,
    Biz ,onun çocukları geri verirdik tekrar
    Kuşlara üzümleri, emilmiş dallarını.

    Seneler aktı gitti, artık ne kuş, ne anne
    Biçare yaşlı asma sarardı ve çürüdü.
    Kapıyı, duvarları vahşi otlar bürüdü,
    Ve ben, ben ağlıyorum, o günlerin peşinde.


    Ceviren -Yezdan T Vemer

    Alphonso de Lamartine





    Felsefe

    Kamışlarda rüzgârın iniltilerini dinliyorum,
    Tembel tembel yatmışım pınarın kenarında,
    Meşe kütüğünün çevresinde dönen gölgeyim,
    Ya anlamsız bir isim kazırım ağaç kabuklarına,
    Sesime yanıt veren yankıya seslenirim,
    Ya da bomboş göklerde bulutları izlerken
    Onlar gibi âvare uçuşur hayallerim.
    Gece düşer, ve zaman, o ürkmüş parmağıyla
    Bir gün daha geçtiğini işaret eder bana.

    Sadece arada bir, rûhum sıkıldığında
    Düşüncemin âhenkle coştuğunu duyarım,
    Çöl akşamlarının büyülü melteminde
    Halâ şiirler söyler ayrı kaldığım sazım.
    Daha olgun bir özsudan beslenen bu meyvaların
    Rüzgârla silkelenen yaban ürünler gibi,
    Biz onları devşirmeden, tabiatın keyfince
    Sararmış çimenlere düştüğünü hissederim;
    Dalın terk ettiği bu meyvalar
    Onları üreten ağaçların eteğinde ölürler.
    Daha dolu yaşadığım çok günler oldu belki,
    Şöhretle parlatılmış, aşkla güzelleştirilmiş,
    Hızlı kanatlarıyla kaçıp gittiler benden,
    Geçmişin gecesine çabuk düşmeyen günler.
    Aklımın belli belirsiz, şüpheli ışığında,
    Göklerde Platon'un yalunu izleyerek
    Yolumu şaşırmıştım, öğrenmek istiyordum:
    Kil içinde kapalı bu tanrısal ışıltı
    Ölümle sönmeli mi, yoksa canlanmalı mı tekrar?
    Bin yıl sonra dünyada dirilmesi mi gerek?
    Ya da yedi kez yazgı, alan değiştirerek
    Yıldızdan yıldıza, kutsal özüne doğru
    Hep kaçan bir hedefe mi yaklaşmalı durmadan?
    Anılar yaşar mı haˆla bu değişimler içinde?
    İşlerimiz, aşklarımız, erdemlerimiz izler mi bizi?
    Cehennem kapısında bizi bir yargıç mı bekler
    Doğruları sapkınlardan ebediyen ayıran?
    Fani saltanatların yıllarını uzatan,
    Gökten doğan kutsal yasalar mı var?
    Bu yasalar ki direnen insanları engeller,
    Hakkaniyet kralların korumasına kalır!
    Ya da, kör bir uyuşukluğu uyuyan bir tanrı
    Terazisinin sarsılmasını yazgıya teslim eder,
    Ve gözlerini başka yana çevirip
    Doğayı talihe, dünyayı zorbaya mı bırakır?
    Ancak, kartalın göklerden avsız dönmesi gibi,
    Gözümün eriştiği engin yüksekliklerde
    Hiçbir şey bulamadım, kuşkudan, boşluktan başka,
    Sonsuz kırlarda başıboş dolaşmaktan usanmış,
    Bir kıyıda tek başına yaşayıp gidiyorken,
    ..//..



    Türkçesi: Kenan Sarılioğlu

    Alphonse De Lamartine

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 24 tane yorum bulunmakta