Gökyüzünün üstünde kaşın var...

Kapatmış gökyüzünü gözlerin
gökyüzünün üstünde kaşın var
gülüm
kaşın var
Kurtulamam senden,
uzakların önünden kaçarım
bile bile
ellerin dağları tutmuş
dünyam hapsolmuş avuçlarıyın içinde.

bağlarsın beni
kıskançlığın sinir telleriyle
ipin belimde artık;
vurursun bir dağdan bir dağa
geçit vermez kıskançlığın ayakları
diz boyu çamur
üstüme sıçratırken sen,
kaçamam artık

bir beyaz kelebek sanmışım
nasıl aldanmışım ah nasıl
ben kendime yanmışım...

kıskançlığın bulutlanır
gölgesi üstümde
şimşek çakar, yıldırım kaçarım...
bir soluk rahat kapılar ardında,
arkadaşın yanına...
isyan ederiz ikimiz iki kelamda
yellenirken odamızda tül perdeler
pencereden korkarım
ellerimi saklarım
kulağım çınlar... yüreğim yanar
şimşek çakar...
bu sendendir senden, anlarım...

korkuların kızgınlaşır
için için kor ateşim
ateşin bir soluk, bu sonsuzluk yanmaz
bir kirbitle okyanus sönmez
cehennem ateşini bir odun dindirmez
acınası bir hal alırız
yakma gel gülüm yakma
ancak iki yürek yanarız...

gece oldu gel, gözlerini al içeri
kaşın gözün sende kalsın
kapat kıskançlığın perdesini
iki yürek bir yastıkta yansın...

sonsuzluğun parıltısı var
karartma gökyüzümü
zaman kısa, kıskançlık uzun
yak kirbitini, bir çif yürek ateşlensin
yanalım tutuşalım ister bir gecelik
istersen güneşini at üstüme bin gecelik
gökyüzü gürlesin, dağlar dökülsün
bu aşk bizi öldürsün...

bu kaş bu göz bu endam sende var
bu sevgi, bu hasret, bu aşk bende var

gökyüzü kıskansın dökülsün üstümüze
kıskançlığın yıldızını kaydır,
kaybolup gitsin karanlığın içinde
kalalım birbirimize...

kalender ank. 31/11/2006