Doğmamış güneşe ağıtlar yakıyoruz her gün
Bitmeyen günün ilacını sürünmek için
Ve doğacak gece ay ikimiz için inanıyorum bir gün
Solacak içimizin rengi gümüş renkli saatlerde.
Bitmemiş aşklar doğranıyor tüm yemeklere
Ateşin alevinde közleniyor tüm acılar buram buram
Tuzu oluyor gözyaşları hayatın pişmeyen fasulyesine
Alevleniyoruz gün gün ölgün hayat kisvesine.
Ve içimde bir değirmen öğütüyor acıları
Bin dert fabrikası parçalıyor hammaddesini
Ve buluyor kendine dost diye yine en kahpesini
Gram gram artıyor terazinin eşitlik yükü
Hayat teraziye bir koyunca biz üç koyuyoruz
Kaybedeceğiz diye hayata oyundan ilk biz kaçıyoruz
Bazen hayat öyle durunca yerinde
Biz de kendimizi galip sanıp
Dostlarımıza hep iki fazla gülücük saçıyoruz
Ve susuyorsun işte içine de
Susturuyorsun işte içini de
Bilmesine biliyorsun da
Aslında hiçbir şey bilmediğinden
Ötesi de yalan gelmiyor gökyüzüne söz verdikleriyin.
Gökyüzü fırçası boyamıyor yine bulutları
Yağmıyor yine gökten bak yağmur damlaları.
Acı fırcası bak boyamış tüm aşkları
Çıkmıyor kokusu bedenlerden tenlerden
Feryadı geliyor uzak uzak mahzenlerden
Dilaver Öztürk
Kayıt Tarihi : 12.1.2023 00:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!