Gökuşak Çardağı Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Gökuşak Çardağı

Devasa asma bulutsusu yüzümüzü ördü, patlayıcı burjuva süpernovaların makus gelecekleri. Bitki labirenti, az küçük olsa güneşimiz, az büyük olsa kara deliklerimiz.
Oysa geviş getiren karabatak’lık kaçın kurası, düşse burada çıkacağı yer orası.

Çardak ebemkuşağında bir küçük kız,
Emzikli ve harekette emekliyeberi.
Bundan, gözü dönenlerimiz rahatsızız.
Çardak ebemkuşağında küçük bir kız.

Ağlayıverdi ve sonra sustu kararsız.
İlgisiz, pek çok ağlamayı işitemedi.
Yazlık sayfiyesinde bir çardak altı,
Bahçe hortumu kıvrılı yerde, alımlı.

Bir ben ona bakıyorum, bir hortum;
Sonra üzümlere bakışımı kaldırıyorum.

Kıpır bazı böcekler düşüyor gözüme,
Sanki mangal partisi akşama askıda

artık buradan söyle; kırpıştırarak ve
Gözkapaklarımı, pınarlara düşmüş
Haldeki şimendiferler, işte erk orda.
Güç bulmaya kalkamıyorum, harici.

Yağmur gibiydi ışık böcekleri gelişleri;
Karidesvari, balıktan bile us geliştirici.
Ve duyguları açardı solukları, kan ter
göz yaşları, hoppa dikilip gülüşleri …

Sürprizletip geniş kuğu-kanat açışları,
Düş’ün beklentisini kendinden geçirici.
Ve ölümüne çabalıyor çevre ağaçlar,
Dallı; derinden ve suskun ama çalışkan.

Dev bir bahçe çardağı tepemi örmüş.
Ön bahçenin ana ev kapısı önünden
Kapanan demir kapıya tırmanmaktı
Eski bir huy, sonra çocuk oldu duy.

Ampuller bile sanat icra edebilmeli,
Kime borçlu olduğu yönünden.

Tavana sürünerek, ürkek yürüyorum;
Pürüzler var tavanda, bir bakıyorum.

Orda arkama baktığımda şezlongda;
Demir kapı, sokmaz sanki hırsız.
Asansörü düşüş düşünmeye benzer,
Gibi trendeki vagon arası bölmeleri.

Anadolu Ekspresi ite kaka gidiyor;
Ben Kutup Ekspresi, sorguluyor.
Önemliyse bırakmamak uğrak için,
Yok etmek için bahçede gölgeleri.

Newton altı tane renk görmüştü
karanlığı bozan bir adet prizmadan.
Ha günler haftada yedi’ydi, vesaire;
Yedinciyi-şölen eski, kiliseydi.

Ve o prizma doğal sanki burada,
Bölüyor renkleri iki reel üç sadelikte.
Çardak yaprakları arası-böcekler;
Ama ışık da, süzülen, çoğalarak!

Börtüler de ilgilenmek zorunda
kalacaklar, aslında benden yakınlar.

Çardak ebemkuşağında küçük bir kız;
‘Sevgi..’ deriz ‘..yadet’, sevda hırsız.

Daha renk cümbüşü derken, çözüyor;
Kubbe sanki üstümüze yıkılıyor.
Sonra toparlıyorum bir bir renkleri;
Suyumuz da var, açıyorum hortumu.

Bahçeyi suluyorum ve de yoldakileri,
İnsanları; sonra çardaktaki korukları -
birden büyüyor her şey ve hiçbir şey
- O denli komik ve ciddi tutarlılıkları.

Fuzuli durgunluklarda denk düşenler
sallapati saniyelere, şiddetini seksin

ve alan avuca ihtirasın kan döküşünü;
Bir volkan kadar tutarsız sönmüş Etna.

Ve yapraklar kıkırdarken grileşti.
İrileşti ve gök, bir çok renk değiştirdi;
Gibi her ne varsa oraya döndü karıştı.
Cümbüşün saltanatı havaya uçtu diri.

Ama bu çardakta kıkırdayan yapraklar,
Hala kıkırdıyorlar, “bilir” denir ona denli
Bazen saçmalıyor da diyaloglarda ancak
Gri üzüm salkımı atılımları beje kaçışlı.

Kaçışlar ebediyen koşacak artık;
Koşan o şey, kalka düşe, kaçmayacak.

Çardak ebemkuşağında küçük bir kız;
Bağlarından şarap, hayaliydi sanırız.
Asma ve çardak, onun büyüsü;
Çetin aynalar, cevizi büyü iyi kırarız.

Nereden geldik buraya biz hepimiz,
Faz hallerimiz; ve sonra soracağız.

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 13.10.2005 08:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ümran Demircan
    Ümran Demircan

    hayallerimiz ve biz...
    düşler ve gerçekler...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Akın Akça