Sessizlik ve boşluk…
Sen gittin ya hissiyatım bundan ibaret
Oysa hayaller kurmuştuk
İçinde sen ve ben
Birbirinin gölgesinde yaşlanacak
Boyları kısalıp küçülecek iki ihtiyar
Bir şehrin her yerini onunla arşınlamış
Her attığın adımı onun elini tutarak atmışsan eğer
Onunla bastığın kaldırım taşlarının üstünden atlamak zorunda kalacaksın
Mesela her gün döndüğün köşe başında onun düşürdüğü dondurmanın izini arayacaksın
Hani hep buluştuğunuz yeri görmemek için, yolunu bir sokak yukarı düşüreceksin
Tam onu öpecekken omuzuna pisleyen kırlangıcın konduğu ağaca iki kere bakacaksın
Bu sahil şehrinde tek başıma
Bir son biçemediğimiz bu aşkın nasıl ufalandığını düşünüyor
Tozlanmasın diye üstüne çarşaf örtülmüş anıları yoruyorum geceler boyu
Sabahın ilk ışıklarında öten martılar hatırlatıyor uyumam gerektiğini
Oysa
Her sokağı sana çıkıyordu şehrimin
Sana yöneliyordu bütün günebakanlar
Sen oluyordun bütün filmlerimin başrolleri
Her küçük çocuğun gülüşünde seni görüyordum.
Bir şeyler geldi başımıza
Sonunda uyandım,
Bu tükenmiş duygudan nasıl olduysa.
Hepsini biliyorum,
Kristal kadar parlak ve net.
Yerim belki de burası değil.
Siyahların hakim olduğu hayatıma
Bir isyan gibiydi girişin
Donukluğun en tiz tonunda, yalnızlıktayken...
Renklendiri verdi benliğim gülüşün
O yağmurlu ve soğuk şehirde üşüyorken...
Peşin peşin anlaşalım
Sen girme hiç aklıma tamam mı?
Gelmesin gülüşün gözümün önüne
Getirmesin rüzgar saçlarının kokusunu
Yağmurlar hatırlatmasın dokunuşunu...
Dışarıda yalnızlık yağıyor
Binlerceye pay etmiş gökyüzü hüznümü
Ayrılığa bürünmüş ağaçlar
Yüzüne son bakışımdı
Dudakları hareket etti
Konuşuyordu muhtemelen
Yaralayıcı sözcükler çıkıyor olmalıydı ağzından
Kulaklarım hiçbir şey duymadı
Seni düşünüyorum
Bazen sarhoş
Bazen ayık
Dalgalı saçlarını hep sağına atıyorsun
Bu ilgimi çekiyor mesela
Badem gözlerin her daim kısık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!