Seni sakladığım ıssız bir gece,
Ellerini dedim, ellerini bilirdim.
Nisyanı unuttum ellerinde hece hece,
Aşkımı sana yine bir şiirde biriktirdim.
Sönük yıldızlarla dolu bir geceydi gerçekten,
Akan yağmur diyordu usulca yağmur.
Dindiren gerçek, haber verince aşktan,
Kayboldu artık yavaşça yağmur.
Sonra mutlu bir geceyi hatırlar gibi,
Seni hatırladım, seni gördüğüm o ikindiyi.
Her aşık verirmiş aşkı için bu harbi,
Her aşık gitmek istermiş, sevgiliye yürümeyi.
Ama sen, sen farklıydın okuduklarımdan,
Okuduklarım hem, bir sen değildi ki!
Farklı olmamanı dilerdim yazdıklarımdan,
İsterdim ki demeni, kalbim sana değdi ki!
Ama olmadı, şiirlerim ve aşkım,
Hepsi Ferhat'ın suyuna mecnunun çölüne karıştı.
Kalmadı sana hiç bir şey demeye hakkım,
Söylemedim ben de bu şiirler nasıl sana yakarıştı.
Ne ben anlatabildim, ne sen anladın,
Kaldık İstanbul gibi küskün, fatih kadar aşık.
Dilimde hala o gece, aklımda yadın,
Duy bunu sevgilim, İstanbul'u da affettim artık.
Şimdi seni ebediyen serbest bırakıyorum,
Kuşlar gibi uç, uç çok uzak diyarlara,
Yoktur hiç söyleyeceğim, yoktur hiç sorum,
Ancak selam et, selam et benden oralara.
Sen ellerinle nurlu aşk,
Sen ecrinle namuslu aşk,
Sen eleme nisyancı aşk,
Sen ezelden nefretsiz aşk.
Ve ben,
Gökte gördüm seni.
Kayıt Tarihi : 16.7.2014 04:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)