Göksun Lügatı Şiiri - Mustafa Coşkun Kale

Mustafa Coşkun Kale
101

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Göksun Lügatı

Merhum Üstad Hayati Vasfi Taşyürek’e İthaf)

Çamaşırhane “donnuk” bulaşık yeri “cağ “
Maviye “gö” beyaza “apbağ”
Çatısız eve “dam” üstünde “loğ”
Zehire de “ağ” derler bizde

Köpege “it”, yavrusu “enik”
Kediye “püsük” katıra “görük”
Kabıza “peklik” ishale “ötürük”
Dam kenarına “süük”derler bizde

Kumaşa “pırtı” iç çamaşıra “don”
Atlete “köynek” elbiseye “fiston”
Duşa “çimmek” salğına “gıran”
Bakır tabağa “sahan “derler bizde

Kadın “avrat”tır eşiyse “gişi”
Nineye “ebe” amcaya “emmi”
Komşuya “gonşu” halaya “bibi”
Şimarana “şimrime! ” derler bizde

Zayıfa “illengeç” balkona “örtme”
Cimriye “mırhız” kepçeye “çomça”
Perişan “sünepe” tepsiye “sini”
Aileye de “horanta” derler bizde

Patates “kerto” camlar “cıncık”
Sahura “zöhür” çizğiye “cızzık”
Tomruğa “zomp ”başörtü “yâlık”
İzmarite de “vızzık” derler bizde

Etli yemek “sulu” çorbaya “şora”
Patlıcana “baldırcan” çöreğe “kömbe”
Mısır ekmeği “taptabu” döğmeye “yarma”
Yoğurtlu yarpuza “toğa” derler bizde

Tavuk kuluçkada “gurk” civcive “cücük”
Mandaya “camuz” yavrusu “boduk”
İyiyse “oflaz” ince bulgur “setik”
Pamuğa da “pambık” derler bizde

Lahana “ilehana” limona “leymun”
Ekşiye “eşki” reyhana “ırahan”
Helvaya “havla” nadasa “velhan”
Mal gübresine “akmun” derler bizde

Tahta terlik “habbap” karşı söz “çemkirme! ”
Süt-yoğurt “ağartı” tencere “kuşgana”
Yük aracına “geçgele” taklit “ökünme”
Kamuoyuna da “el-âlem”derler bizde

“dert! ” deyince “marat! ” tuvalet “hacet”
Sırt çantasına “gazan gabı” ele muhtaç “muhanet”
Feraceye “ızar” rezil olmak “malamat”
Hevesi kaçınca “sıtkım sıyrıldı” derler bizde

Sulu aşa “lepe” gölgeye “duluk”
Saf adam “pehlül” dişiye “gancık”
Kümese “tünek” çürüğe “uluk”
Sebze yerine “avarlık” derler bizde

Baklavaya “paklavu” elmaya “alma”
Sıcak “ısıcak” küçük baltaya “çalta”
Yabancı “yadırğı” mısır lepesi “basta”
Buğday ölçeğine “silme”derler bizde

Dişi ata “kısrak” böceğe “böcük”
Birdahaya “galan” doğruya “essah”
Naneye “yarpuz” giyeceğe “esbap”
Çocuk severken de “ırık” - “tombak” derler bizde

Çuvala “seklem” fark etmeye “teh düşmek”
Nemli tarla “darbız” şerbete “şirincelik”
Ondan sonra “imi dime” tamamen “bi demlik”
Ahır penceresine “temek” derler bizde

Karlı-pekmez 'garsambaç' çoban 'sığırtmaç'
Sıpaya 'kürrük' gübrede oynanan 'köküç'
Oklava 'oklâç' çeviren 'evreeç'
Pekmezli tatlıya 'omaç' derler bizde

Mutfak 'ocaklı yer' yumurta “bıdık”
Şekli bozuk 'meymenetsiz' kadın küfrüdür 'yoluk'
Söz bilmeze 'elevetsiz' kiler 'zahralık'
Kızdırırsan 'batasıca! ' derler bizde

Şimale “guz”,damada “güvâ”
Boğulma “bosukma” kaburgaya “eyâ”
Gözetmeye “kişifleme” sıkışınca “gısıkma”
Canı sıkılınca da “dışlığım gelmiyo! ” derler bizde

Mustafa’ya “musduk” ayşeye “anşa”
Garibana “sefil” babaya “ağa”
Dağların şahıdır ahh! şu “Binboğa”
Göksun’a hep “Gösün” derler bizde

Hasretin düştü de herşeyden ayrı
'Arı-sili' olmuşsa gamsızım gayri
Yazmakla bitiremem bu “menşur” diyarı
'Gına getirme'den; dillen! ,şahlan! bari –

Mustafa Coşkun Kale
Kayıt Tarihi : 8.3.2006 15:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Coşkun Kale