Gökkuşağı ellerimin arasından kayarken,
Gerçek renk ortaya çıkar.
Ben ve gölgem, artık zıtlaşmışızdır.
Hareketlerimin hızlılığına,
Gölgem yetişemez.
Oyunuma artık kanıyor...
Artık yalanları bırakıp,
gerçek yalanlara yürüyorum.
Umutsuz ve sıkıntı dolu bu kavanoz.
Bir bakış alıp götürür beni çöllere.
İçimi kurutur.
Her şey uzamış ve yok olmuştu.
Yangın yeri bu dünya
Yalnızlığın ardında
Şimdi seni buldum ya
Anlamı Aşk’mış hayatın
Üzüntüler hiç yanaşmasın
Bir tarafta düşüncen
Bir tarafta gerçeğin
Sessizlikse yeminim
Bir tarafta coşarım
Bir tarafta yanarım
Sınırlar kısıtlar
Bir yıldız gördüm uzaklarda
üzerinden yeşil bir ırmak akıyordu.
Maviliğin üzerineyse
daima
siyah karışıyordu.
Bu karışım diyarında
Dağlardan tek adım atarak
öbür dağa yöneldim.
Aşağıdaysa o hayal tapınağı vardı.
Ay o tapınağın tam tepesinde duruyordu.
Yıldızlarsa yok olmuştu.
Ayın önünden
Bir tutam huzur olsa nefesim alır mıydın?
Bir çocuk elledi diye kalbini salar mıydın?
Bir akşam üstü bakınıp yıldıza varır mıydın?
Ya bin derdin üstüne yenisini alır mıydın?
Güler onca yılın endamı
Gördüm tüm kaybedişi
Ağzı bozuk bir tükeniş oldu
Sordum tüm sevenlere
Başı sıcak
Güz sancısı boldu
Gökdelen, gecekondu içinde gerçeklik yolu.
Hayat pınarı, kar ışığının gölgesinde.
Adım atmaya çalışan mekanizmalar.
Güneşle yola çıktık,
Hangi yoldan gideriz?
İçimdeki hayal tapınağı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!