Bir ikindi vakti, vedalar savruluyor mektubumun ucunda.
Gülüşlerinin enkazını taşıyorum hatıralar arasında.
Ruhum kimliğini arıyor keşmekeş sokaklarda.
Alabora olmuşum gözlerinin rotasında.
Sanki Hiç susmayan bakışların duvarları örülü aramızda.
Ellerinin izi kayboluyor, vakitli vakitsiz avuçlarımda.
Tüm benliğimi acımasızca yağmalıyor hayat.
Nefes almak için direnen, bir kelebek gibiydim yokluğunda.
Ne zamanım belli, ne de seyrim.
Tıpkı yurtsuz kalmış bir seyyah misali, hayalini taşıyorum bakışlarımda.
Oysa, Sevmek gibi değilmiş özlemek.
Gitmek gibi değilmiş beklemek.
Ve ölmek gibi değilmiş susmak.
Bir şiirin dinmeyen özlemi gibi.
Şarkıların eksik notası gibi.
Bir yazar kadar yorgun,
Bir şair kadar suskunum yine.
Sayarsak zaptedilmiş gölgeleri de ;
ne çok yalnızlık varmış bana benzeyen, bu şehirde.
Ne çok hasret birikmiş gecenin seyrinde.
Hangi yıldızdan dilesem seni sessizce,
yabancı bir adres daha ekleniyor bu virane şehire.
Günah çıkarıyor gökyüzü hala gözlerimde.
Yeryüzü infaz ediyor hayallerimi gülüşlerinde.
Ölüme değildi, gidişineydi bu mağlubiyetim.
Çünkü;
Cenneti de gördüm gözlerinde, cehennemi de.
Gökhan Savunmaz
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!