Çorlu’da doğdu. Ve yaşıyor…
İncecik bir ip uzanır yüreğimden,
Diğer ucu nasibini alamaz senden.
Hal bu olunca açılır içimdeki mahzen,
Kelimeler dökülür, şiirler çıkar sana.
Her mısrası külliyen senden oluşur,
Bir bahar gülünün güzelliğisin
Bir lalenin dile destan zerafetisin
Senin elini tutabilen bayram etsin
Ah sevgilim, güzel sevgilim
Bir sınır vardı duygularla aramda
Bak göğe çocuk.
Bak da görüver:
Kocaman gökler,
Güneş bir boncuk.
Anla anla da
Beni koydun Edip yerine,
Reva gördün bu yazgıyı.
Gömdüm mevsimlerine acıyı,
Ama tohum çıktıkça inecek derine.
Kimi koyacağım ki yerine?
Ey İstanbul, ne bu halin
Çok cavcavlı çok ışıltılısın
Hani nerede naif güzelliğin
Marmaranın sularına gömülmüş
Senin kibarcık matmazelliğin
Ne kadar bozulmuşsun İstanbul
Hoşgeldin, sefalar getirdin muhafız!
Bilirsin ki senden muaf-ı müdafaayız,
O yüzden gelir de çökersin tepeme.
Ama muvaffak çıkamayacaksın azgın direnişime.
Ey Tomris, bir gönül titredi gölgende.
Kurutuverdin onu sıcak çöllerinde.
Senin bu zalimliğin, söyle bana ne diye?
Ne akar ne kokar tavırların,
Öldürdü bizi fişeklerin mayınların.
Hadi dostlar boşverin
Oyun oynayalım
Bir ileri gidelim
İki geri gelelim de
Diyelim iş yapmışız
Son
Ey Türk dedi, haykırdı Bilge Kağan
Sonra devam etti, açıkladı devleti
Çıplağı giydir, açı doyur, dedi
İline törene el sürdürtme diye devam etti
Kim geldi de dinlemedi Bilge Kağanı
Perperişan etti koca yürekli halkı
Unutmayı sevmekse derdin
Anladım, benimle eğlendin
Eskiden konuşurdun dinlerdim
Heyecanla çünkü, dillenirdin
Ne tatlıydı ışık vuran suratın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!