ters dönmüş külaha benziyor
ovaların omzunda sıra dağların
varlıkla yokluk atbaşı koşuyor sende
Uğurlu’dan Bademli’ye
şaraba yetmeyen üzümün
üretim yapılmayan ovaların
işsizliğin, belirsizliğin
ve binlerce yıllık tarihinle
sesleniyorsun görkemli kayalıklarından
herkese kırgınım
herkese dargın
hüzünleniyorum
denizlerin içime doluyor
balıklarıyla yosunlarıyla
bir an boğuluyorum
öfken yorulduğunda
dalgaların durulduğunda Gökçeada
badem ağaçlarının pembe çiçekleriyle geliyorsun
haydin dercesine
dağ taş kekik kokusu
keçiler dallarda birer cambaz
bir tek arılar çalışkan çiçeklerde
rüzgar efil efil esen cinsinden
gel de kudurma
atma kendini
zeytin yeşili yamaçlara
çoğalır Ada’nın yalnızlığı
bir şal gibi üstümüze inerken akşam
sol kolumun üstündesin sarı saçlım
sol yanım da yüreğim
günahsa günahım olsun
yıldızlar şahidim
öpmek yetmiyor dudaklarından
ağzından dilini alıyorum
Gökçeada Gökçeada biraz sarhoşum
ağzımda şarabın burukluğu
ah Gökçeada ah
senin halinden herkes
benim halimden
sen
biraz da
Tepeköy’lü YORGO sorumlu
Kayıt Tarihi : 2.12.2006 17:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!