benim asla öğrenemeyeceğim,
acı gerçekler var.
ama sana "işte şurada! " diye gösteremem.
çünkü onlar karanlıkta, belki de çok uzakta.
göremediğim çok şey var,
keşke gösteren olsa!
İnsanlar neden arar,
Sorgulamak, cezalandırmak adına.
Arayışlardan sıyrılmak gerek,
Reddedilmek pahasına da olsa.
Adil gerekçeler kayboldu,
Karanlığın kovalayışıyla.
Milletlerin uğruna savaştığı bir his var, gökyüzünde, bugünlerde…
Uzaktan parıldayan bir coşku!
Ve görünüyor ki izin vermeyecek bu dipdiri his, dolu dolu
Destursuz gelecek, hissiz bir dalalete…
Ağlamaklı çadırlara isabet eden kurşunlar,
Ben çevirdim beyazı siyaha
Güneş de dayanamadı,
Aldı,
Işığını benden aldı.
Yıkmak zorunda olduğum krallıklar vardı
Durdum ve izledim tüm yükselişleri
Yağan yağmurda kaybettim,
Her gün yürüdüğüm yolları.
Yağmur almıştı sanki, onları.
Bazen her şey olup bitti,
Sadece ben unutamadım.
İnsan kaç kere vazgeçer,
Kaç kere yenilir,
Kaç kere pes eder?
Kaç kısalmayan yol çıkar karşısına,
Kaç kere mağlup eder insanı o yollar?
Kaç kere öldürür insanı, her bir anı,
ben,
ormanlar kadar geniş bir kalbe sahip olmak isterdim,
belki de oldum da,
ağaçlarım yangınlarla tahrip oldu.
insanların öfkesiyle oluşan,
kötü bakışlarıyla her tarafa yayılan,
Bu neyin umutsuzluğu, neyin kini, neyin nefreti?
Neden kötülük bürümüş kalbimizi?
Bilmem ki neden acı, neden savaş, neden keder?
Bilmem ki nedir bizi eden heder?
Umut hayatın yoludur,
Penceremden bakıyorum, silinmiş biraz renkler.
Ve imkânsızlıklara dalıyorum.
Biraz yabancıl bu beklemeler
Meçhul bir sona sahipler...
Kendine inancını kaybetmeli midir insan,
Kuyuları var her yerde yalnızlığın,
Düşmekten kaçtığın,
Düşünmekten kaçındığın.
Suyundan içmek istediğin;
Bir türlü yanaşamadığın.
Cesareti kovalayıp yakalayamadığın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!