Gök Tanrı Ve Günahları

Tanrım!
Daha kaç defa sana
Kusmuk rengi ağrılarımı saçmalayacağım bilmiyorum.
Bu yüzden olabildiğince çok yazıyorum.
Insan böyledir bilirsin.
Onu rahatsız eden her şeyi vücudundan, ruhundan sıyırıp atmak ister.
Biliyor musun Tanrım!
Ben onu ruhumdan, tenimden bir jilet ile ince bir tabaka halinde sıyırıp atmak istiyorum.
Bir kıymık gibi içime batan o dini, dili, alfabesi kırılasıca yok mu?
Onu içimden kürtaj etmek onu sana kusmak ve o kusmukta boğulmak istiyorum.

Tüm bunları sana neden saçmalıyorum tabii ki bilmiyorum.
Onu bir bulsam delisi dışına sokaklarımın birinde,
O yasakladığın elmalar var ya, onları şarap yapıp dilimde,
Seni döküleceğim dudaklarının pembe gri vadilerine.
Seni şikayet edeceğim doğru duydun.
Tanrım biliyorsun ben Kâbil'in soyundan saydam bir ruhum.

İçimde ki herşeyi görüyorlar işte, görüyorsun.
Ya içimden soyup çırıl çıplak at onu bir köşeye.
Ya da şimdi burada sevişeceğim kendimle.
Sen içimden çıkarmazsan onu ağrılı, kan revan bir şekilde biliyorsun Tanrım!

Onu tenimden soymak, içimin gri dehlizlerinden çıkarmak için
Ona benzeyen herkes ile sevişeceğim bu kentte.
Gürültücü inlemelerim ile tüm tanrıları ayağa kaldıracağım.

Senin dışında hepsine inanacağım.

Tanrım eğer bugün söküp bir paslı çuvaldız ile onu ruhumdan, öldürmezsen beni.
Koymazsan cehenneminin en harlı yerine,
Ruhumun hemen altındaki tabakadan buharlaşarak atamazsam onu tenimden.
Şimdi burada sevişeceğim kendimle.
Inlemelerim bütün mitolojik tanrıları baştan çıkaracak.
Öldür beni Tanrım!
Yoksa saydam vücudum inleyerek bu gece bütün mitolojik tanrılardan onu doğuracak.